Arsenal , benim canlı izleyemediğim FA Cup 4. tur maçında rakibini 2-0 geriden gelip 3-2 yenerek mağlup etmeyi başardı ve beşinci tura yükseldi. Beşinci turdaki rakibimiz ise ilk maçı 1-1 sona eren Sunderland-Middlesborough 4. tur maçının galibi ile oynayacağız. Açıkçası güzel bir kura da olduğunu söyleyebilirim.
Arsenal maça benim tahminimin dışında kalede Fabianski ile başladı. Diğer on kişilik tahminim ise tam olarak tuttu. Her fırsatta takımdan ayrılabileceğini söyleyen Fabianski'ye sana ihtiyacım olabilir şeklinde bir forma şansı tanıdı Wenger bu maçta.
İlk yarıda ilk on beş dakika Arsenal'in kontrolünde ancak net pozisyon yakalayamadığı bir bölüm olarak geçti. Aston Villa top nedir göremedi desek yeridir. Arsenal'in son haftalara oranla orta sahada daha iyi pas yapar görüntüsü vardı.
İkinci bölümde Walcott'un geliştirdiği atakla Van Persie maçtaki en net pozisyonu yakaladı ama topa yeterince iyi vuramadığı için bu gol kaçmış oldu. Arsenal bu bölümde de maçın tek hakimi iken yine pozisyona girmek konusunda sıkıntılar yaşadı ve skoru değiştiremedi.
Son bölümde Aston Villa maçtaki ilk kornerleri, ilk pozisyonları ve ilk şutlarında Richard Dunne ile golü buldu. Yediği golden sonra Arsenal daha hızlı oynamaya başladı. Daha seri paslaşarak Villa savunmasını geçmek istedi ama maç başından on bir kişi ile kapanan Villa golü bulduktan sonra daha da çekilerek alan vermedi. Arsenal gol için büyük bir özveri ile mücadele ederken ilk yarının uzatma dakikalarında Aston Villa kontra ataktan bulduğu Darren Bent'in golüyle farkı ikiye çıkardı.
Korner savunmasında kötü olduğumuz doğru ama bu şekilde ilk pozisyondan gol yeme alışkanlığımızdan da bir an önce kurtulmamız gerekiyor. İlk yarıda şu oyuncu kötüydü diyebileceğimiz hiçbir isim yok. Arsenal net gol pozisyonu üretme sıkıntısı dışında bu sezon kazandığı birçok maçtan daha akıcı futbol ve daha iyi bir oyun sergiliyordu.
Arsenal olması gerektiği gibi ikinci yarıya da çok istekli başladı. Kazanılan korner atışında kafayı vuran Mertesacker'in topu Villa savunması tarafından çizgiden çıkarıldı. Ardından 51. dakikada Ramsey ile gole çok yaklaştı Arsenal ama kaleci Given'ı geçemedi. İkinci yarının ilk beş dakikasında Aston Villa ceza sahası ve çevresinde bir oyun oynandı. 53. dakikada Ramsey ceza sahasında Dunne tarafından açıkça düşürülünce Arsenal penaltı atışı kazandı. Robin Van Persie ise çoğu zaman olduğu gibi golü yapmakta zorlanmadı ve skoru 2-1'e getirdi. Richard Dunne'a ikinci sarı kartı çıkartamayan hakem ise tartışma konusu. Golden sonra Arsenal'li oyuncuların hırsı ve isteği görülmeye değerdi. Golden sonra şaşıran Aston Villa savunmasını delen Walcott girdiği pozisyonu değerlendiremedi ama Ireland'ın uzaklaştırmaya çalıştığı top Walcott'a çarparak ağlara gitti. Bazen Arsenal'in de şans golleri atma hakkının olduğunu düşünüyorum. Maç boyunca hiçbir şey sahaya koymayan Villa'nın 2-0 öne geçmesi zaten tamamen şanstı. Bu kadar oynarken kaybetmek acı olurdu. 2-2'lik skor sırasında Aston Villa'lı "futbolseverler"in yaptığı hareket kesinlikle yenilmeyi hak etmeleri anlamına geliyordu.
61. dakikada sağdan topu harika getiren Koscielny bu kez Bent tarafından ceza sahası içerisinde düşürüldü ve Robin Van Persie bir kez daha golü yapmaktan çekinmedi. Arsenal maçın başından oynanan bölüme kadar hak ettiği üstünlüğü 2-0 geriden 16 dakikada geri alarak çok büyük bir geri dönüş gerçekleştirdi. Bir ara Arsenal'in 5 dakikalık topla oynama yüzdesi %89 olarak ekranlara yansıdı. Bundan daha yüksek bir oranın bu sezon elde edildiğini düşünmüyorum. Bilen varsa söylesin. Yedikleri üç golden sonra Aston Villa'nın kendine gelmesi zor görünüyordu. Walcott'un şutunu Given güç bela çelmese dördüncü gol içten bile değildi. 72'de özlediğimiz Mikel Arteta, Rosicky yerine oyuna girdi ve orta sahayı daha çok güçlendirme hamlesini yapmış oldu Wenger.
Son bölümde Villa yine kornerden bulduğu bir pozisyonda Clarke'ın kafasında top Fabianski'nin kucağına gitti ve her vurduklarının gol olmayacağını anlamış oldular. Son bölümde Wenger iki değişiklik birden yaparak bir başka özlemimiz Bacary Sagna ve Henry'i oyuna alırken Walcott ve Oxlade-Chamberlain oyundan alınan isimler oldular. Arsenal uzatma dakikalarını da topa hakim ve vakit geçirerek oynadı ve sahadan 3-2'lik galibiyetle ayrılmayı başardı.
Sahada yer alan her oyuncuyu ayakta alkışlamak lazım. Sahada kesin bir duruş sergilediler ve 2-0'dan maçı çevirmeyi başardılar. İki penaltı bir de beleş gol diyebilirsiniz ama ikinci yarıda oynanan oyunun hakkı olduğunu düşünüyorum. Her zaman şans golü vardır ama Villa'nın atmış gibi göründüğü gollerden daha goldü bizimkiler.
Bu galibiyetle turu geçmeyi başardık. Rakibimiz Sunderland ya da Middlesbrough olacak. Maçın deplasmanda oynanacağını söyleyelim. Arsenal son yıllarda kupalara veda ederken bunu genelde deplasmanda yapmıştır. O maçı almak istiyorsak bakmamız gereken yer belli. Bu maçın ikinci yarısı. Son dört maçta alınan üç yenilginin ardından böyle bir galibiyete ihtiyacımız vardı.
Sagna ve Arteta'nın dönüşleri takım için ekstra olumlu gelişmeler. Sakatların da iyileşmesiyle birlikte kupada yolumuza devam edebilir, bunu lige yansıtarak yeniden dördüncülüğü ele geçirebiliriz. Tabi bir de önümüzde Şampiyonlar Ligi'nde bir Milan maçı var. Onu da geçebilirsek demeyin keyfimize.
İlk yarıda ilk on beş dakika Arsenal'in kontrolünde ancak net pozisyon yakalayamadığı bir bölüm olarak geçti. Aston Villa top nedir göremedi desek yeridir. Arsenal'in son haftalara oranla orta sahada daha iyi pas yapar görüntüsü vardı.
İkinci bölümde Walcott'un geliştirdiği atakla Van Persie maçtaki en net pozisyonu yakaladı ama topa yeterince iyi vuramadığı için bu gol kaçmış oldu. Arsenal bu bölümde de maçın tek hakimi iken yine pozisyona girmek konusunda sıkıntılar yaşadı ve skoru değiştiremedi.
Son bölümde Aston Villa maçtaki ilk kornerleri, ilk pozisyonları ve ilk şutlarında Richard Dunne ile golü buldu. Yediği golden sonra Arsenal daha hızlı oynamaya başladı. Daha seri paslaşarak Villa savunmasını geçmek istedi ama maç başından on bir kişi ile kapanan Villa golü bulduktan sonra daha da çekilerek alan vermedi. Arsenal gol için büyük bir özveri ile mücadele ederken ilk yarının uzatma dakikalarında Aston Villa kontra ataktan bulduğu Darren Bent'in golüyle farkı ikiye çıkardı.
Korner savunmasında kötü olduğumuz doğru ama bu şekilde ilk pozisyondan gol yeme alışkanlığımızdan da bir an önce kurtulmamız gerekiyor. İlk yarıda şu oyuncu kötüydü diyebileceğimiz hiçbir isim yok. Arsenal net gol pozisyonu üretme sıkıntısı dışında bu sezon kazandığı birçok maçtan daha akıcı futbol ve daha iyi bir oyun sergiliyordu.
Arsenal olması gerektiği gibi ikinci yarıya da çok istekli başladı. Kazanılan korner atışında kafayı vuran Mertesacker'in topu Villa savunması tarafından çizgiden çıkarıldı. Ardından 51. dakikada Ramsey ile gole çok yaklaştı Arsenal ama kaleci Given'ı geçemedi. İkinci yarının ilk beş dakikasında Aston Villa ceza sahası ve çevresinde bir oyun oynandı. 53. dakikada Ramsey ceza sahasında Dunne tarafından açıkça düşürülünce Arsenal penaltı atışı kazandı. Robin Van Persie ise çoğu zaman olduğu gibi golü yapmakta zorlanmadı ve skoru 2-1'e getirdi. Richard Dunne'a ikinci sarı kartı çıkartamayan hakem ise tartışma konusu. Golden sonra Arsenal'li oyuncuların hırsı ve isteği görülmeye değerdi. Golden sonra şaşıran Aston Villa savunmasını delen Walcott girdiği pozisyonu değerlendiremedi ama Ireland'ın uzaklaştırmaya çalıştığı top Walcott'a çarparak ağlara gitti. Bazen Arsenal'in de şans golleri atma hakkının olduğunu düşünüyorum. Maç boyunca hiçbir şey sahaya koymayan Villa'nın 2-0 öne geçmesi zaten tamamen şanstı. Bu kadar oynarken kaybetmek acı olurdu. 2-2'lik skor sırasında Aston Villa'lı "futbolseverler"in yaptığı hareket kesinlikle yenilmeyi hak etmeleri anlamına geliyordu.
61. dakikada sağdan topu harika getiren Koscielny bu kez Bent tarafından ceza sahası içerisinde düşürüldü ve Robin Van Persie bir kez daha golü yapmaktan çekinmedi. Arsenal maçın başından oynanan bölüme kadar hak ettiği üstünlüğü 2-0 geriden 16 dakikada geri alarak çok büyük bir geri dönüş gerçekleştirdi. Bir ara Arsenal'in 5 dakikalık topla oynama yüzdesi %89 olarak ekranlara yansıdı. Bundan daha yüksek bir oranın bu sezon elde edildiğini düşünmüyorum. Bilen varsa söylesin. Yedikleri üç golden sonra Aston Villa'nın kendine gelmesi zor görünüyordu. Walcott'un şutunu Given güç bela çelmese dördüncü gol içten bile değildi. 72'de özlediğimiz Mikel Arteta, Rosicky yerine oyuna girdi ve orta sahayı daha çok güçlendirme hamlesini yapmış oldu Wenger.
Son bölümde Villa yine kornerden bulduğu bir pozisyonda Clarke'ın kafasında top Fabianski'nin kucağına gitti ve her vurduklarının gol olmayacağını anlamış oldular. Son bölümde Wenger iki değişiklik birden yaparak bir başka özlemimiz Bacary Sagna ve Henry'i oyuna alırken Walcott ve Oxlade-Chamberlain oyundan alınan isimler oldular. Arsenal uzatma dakikalarını da topa hakim ve vakit geçirerek oynadı ve sahadan 3-2'lik galibiyetle ayrılmayı başardı.
Sahada yer alan her oyuncuyu ayakta alkışlamak lazım. Sahada kesin bir duruş sergilediler ve 2-0'dan maçı çevirmeyi başardılar. İki penaltı bir de beleş gol diyebilirsiniz ama ikinci yarıda oynanan oyunun hakkı olduğunu düşünüyorum. Her zaman şans golü vardır ama Villa'nın atmış gibi göründüğü gollerden daha goldü bizimkiler.
Bu galibiyetle turu geçmeyi başardık. Rakibimiz Sunderland ya da Middlesbrough olacak. Maçın deplasmanda oynanacağını söyleyelim. Arsenal son yıllarda kupalara veda ederken bunu genelde deplasmanda yapmıştır. O maçı almak istiyorsak bakmamız gereken yer belli. Bu maçın ikinci yarısı. Son dört maçta alınan üç yenilginin ardından böyle bir galibiyete ihtiyacımız vardı.
Sagna ve Arteta'nın dönüşleri takım için ekstra olumlu gelişmeler. Sakatların da iyileşmesiyle birlikte kupada yolumuza devam edebilir, bunu lige yansıtarak yeniden dördüncülüğü ele geçirebiliriz. Tabi bir de önümüzde Şampiyonlar Ligi'nde bir Milan maçı var. Onu da geçebilirsek demeyin keyfimize.
Emral Partal / Genc Arsenal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder