31 Ocak 2012 Salı

Bogdan Stancu ve Orduspor Puanları


Siz de çok iyi biliyorsunuz ki; Sezon başında Galatasaray'dan kiralandı Bogdan Stancu Orduspor adına. Geçen sene bu zamanlar apar topar FC Steaua Bükreş'in Antalya kampından yol almıştı Florya'ya. Heyecanlıydı. Ülkesinin gelmiş geçmiş ve belki de gelecek futbolcuları arasında en tepede yer alan adamın yanına geliyordu Hagi'nin. O gelişinde aklında ne ayrılık ne başarısızlık ne de Bank Asya 1. Lig'den Play-Off la STSL yolunu tutacak Orduspor vardı.

Geçen sezonun Galatasaray kabusu geldi geçti. Yeni kadrolar, yeni hocalar... Her şey tepetaklak oldu Galatasaray adına, Orduspor adına, ve belki de hala haykırmak istediğim 'Türk Futbolu' adına. O, geçen sezon devre arasında Karpatlar'dan Florya'ya beraber geldiği büyüğü Culio ile beraber STSL'nin yeni lezzeti Orduspor'a yol aldı bu sezonun başında.

Orduspor'da şüphesiz herkes tarafından esame listesine bakılınca bir başka yer ediniyordu bu ikili. Stancu 'da her maç 90 oynadı. Vazgeçilmez göründü. Diyadin tarafından, şimdilik Cuper tarafından. 7 maç kazandı Orduspor. 7 maçta gol attı Stancu. Stancu gol atınca yenilmedi Orduspor.6 kez kazandı. 1 de berabere kaldı. Stancu atmadan kazandığı tek maç ise Hakan Özmert'in attığı Büyükşehir Bld.Spor karşılaşması idi.

İstediğimiz Buydu: Arsenal 3-2 Aston Villa


Arsenal , benim canlı izleyemediğim FA Cup 4. tur maçında rakibini 2-0 geriden gelip 3-2 yenerek mağlup etmeyi başardı ve beşinci tura yükseldi. Beşinci turdaki rakibimiz ise ilk maçı 1-1 sona eren Sunderland-Middlesborough 4. tur maçının galibi ile oynayacağız. Açıkçası güzel bir kura da olduğunu söyleyebilirim.

Arsenal maça benim tahminimin dışında kalede Fabianski ile başladı. Diğer on kişilik tahminim ise tam olarak tuttu. Her fırsatta takımdan ayrılabileceğini söyleyen Fabianski'ye sana ihtiyacım olabilir şeklinde bir forma şansı tanıdı Wenger bu maçta.

İlk yarıda ilk on beş dakika Arsenal'in kontrolünde ancak net pozisyon yakalayamadığı bir bölüm olarak geçti. Aston Villa top nedir göremedi desek yeridir. Arsenal'in son haftalara oranla orta sahada daha iyi pas yapar görüntüsü vardı.

İkinci bölümde Walcott'un geliştirdiği atakla Van Persie maçtaki en net pozisyonu yakaladı ama topa yeterince iyi vuramadığı için bu gol kaçmış oldu. Arsenal bu bölümde de maçın tek hakimi iken yine pozisyona girmek konusunda sıkıntılar yaşadı ve skoru değiştiremedi.

Son bölümde Aston Villa maçtaki ilk kornerleri, ilk pozisyonları ve ilk şutlarında Richard Dunne ile golü buldu. Yediği golden sonra Arsenal daha hızlı oynamaya başladı. Daha seri paslaşarak Villa savunmasını geçmek istedi ama maç başından on bir kişi ile kapanan Villa golü bulduktan sonra daha da çekilerek alan vermedi. Arsenal gol için büyük bir özveri ile mücadele ederken ilk yarının uzatma dakikalarında Aston Villa kontra ataktan bulduğu Darren Bent'in golüyle farkı ikiye çıkardı.

Korner savunmasında kötü olduğumuz doğru ama bu şekilde ilk pozisyondan gol yeme alışkanlığımızdan da bir an önce kurtulmamız gerekiyor. İlk yarıda şu oyuncu kötüydü diyebileceğimiz hiçbir isim yok. Arsenal net gol pozisyonu üretme sıkıntısı dışında bu sezon kazandığı birçok maçtan daha akıcı futbol ve daha iyi bir oyun sergiliyordu.

Arsenal olması gerektiği gibi ikinci yarıya da çok istekli başladı. Kazanılan korner atışında kafayı vuran Mertesacker'in topu Villa savunması tarafından çizgiden çıkarıldı. Ardından 51. dakikada Ramsey ile gole çok yaklaştı Arsenal ama kaleci Given'ı geçemedi. İkinci yarının ilk beş dakikasında Aston Villa ceza sahası ve çevresinde bir oyun oynandı. 53. dakikada Ramsey ceza sahasında Dunne tarafından açıkça düşürülünce Arsenal penaltı atışı kazandı. Robin Van Persie ise çoğu zaman olduğu gibi golü yapmakta zorlanmadı ve skoru 2-1'e getirdi. Richard Dunne'a ikinci sarı kartı çıkartamayan hakem ise tartışma konusu. Golden sonra Arsenal'li oyuncuların hırsı ve isteği görülmeye değerdi. Golden sonra şaşıran Aston Villa savunmasını delen Walcott girdiği pozisyonu değerlendiremedi ama Ireland'ın uzaklaştırmaya çalıştığı top Walcott'a çarparak ağlara gitti. Bazen Arsenal'in de şans golleri atma hakkının olduğunu düşünüyorum. Maç boyunca hiçbir şey sahaya koymayan Villa'nın 2-0 öne geçmesi zaten tamamen şanstı. Bu kadar oynarken kaybetmek acı olurdu. 2-2'lik skor sırasında Aston Villa'lı "futbolseverler"in yaptığı hareket kesinlikle yenilmeyi hak etmeleri anlamına geliyordu.

61. dakikada sağdan topu harika getiren Koscielny bu kez Bent tarafından ceza sahası içerisinde düşürüldü ve Robin Van Persie bir kez daha golü yapmaktan çekinmedi. Arsenal maçın başından oynanan bölüme kadar hak ettiği üstünlüğü 2-0 geriden 16 dakikada geri alarak çok büyük bir geri dönüş gerçekleştirdi. Bir ara Arsenal'in 5 dakikalık topla oynama yüzdesi %89 olarak ekranlara yansıdı. Bundan daha yüksek bir oranın bu sezon elde edildiğini düşünmüyorum. Bilen varsa söylesin. Yedikleri üç golden sonra Aston Villa'nın kendine gelmesi zor görünüyordu. Walcott'un şutunu Given güç bela çelmese dördüncü gol içten bile değildi. 72'de özlediğimiz Mikel Arteta, Rosicky yerine oyuna girdi ve orta sahayı daha çok güçlendirme hamlesini yapmış oldu Wenger.

Son bölümde Villa yine kornerden bulduğu bir pozisyonda Clarke'ın kafasında top Fabianski'nin kucağına gitti ve her vurduklarının gol olmayacağını anlamış oldular. Son bölümde Wenger iki değişiklik birden yaparak bir başka özlemimiz Bacary Sagna ve Henry'i oyuna alırken Walcott ve Oxlade-Chamberlain oyundan alınan isimler oldular. Arsenal uzatma dakikalarını da topa hakim ve vakit geçirerek oynadı ve sahadan 3-2'lik galibiyetle ayrılmayı başardı.

Sahada yer alan her oyuncuyu ayakta alkışlamak lazım. Sahada kesin bir duruş sergilediler ve 2-0'dan maçı çevirmeyi başardılar. İki penaltı bir de beleş gol diyebilirsiniz ama ikinci yarıda oynanan oyunun hakkı olduğunu düşünüyorum. Her zaman şans golü vardır ama Villa'nın atmış gibi göründüğü gollerden daha goldü bizimkiler.

Bu galibiyetle turu geçmeyi başardık. Rakibimiz Sunderland ya da Middlesbrough olacak. Maçın deplasmanda oynanacağını söyleyelim. Arsenal son yıllarda kupalara veda ederken bunu genelde deplasmanda yapmıştır. O maçı almak istiyorsak bakmamız gereken yer belli. Bu maçın ikinci yarısı. Son dört maçta alınan üç yenilginin ardından böyle bir galibiyete ihtiyacımız vardı.

Sagna ve Arteta'nın dönüşleri takım için ekstra olumlu gelişmeler. Sakatların da iyileşmesiyle birlikte kupada yolumuza devam edebilir, bunu lige yansıtarak yeniden dördüncülüğü ele geçirebiliriz. Tabi bir de önümüzde Şampiyonlar Ligi'nde bir Milan maçı var. Onu da geçebilirsek demeyin keyfimize.

Emral Partal / Genc Arsenal

19 Ocak 2012 Perşembe

Yasak Kalkıyor Mu?

Hemen hemen her şeyin olacağı bir sezon geçiriyoruz.

Şike nedeniyle Süper Lig’den bazı takımların düşürülmesi ve hak iadesi yapılarak Konyaspor ile birlikte Kasımpaşa ve Buca’nın da lige yeniden alınması gündemde.

Tüm bu gelişmelerin dışında devam eden bir de lig yarışı var.

Konyaspor her türlü sıkıntıya rağmen Bank Asya 1. Ligi’nde ilk 6 içinde yer alarak Süper Lig mücadelesini sadece şike soruşturmasına bırakmak istemiyor.

Bir yandan TFF’den haklarının geri verilmesini talep ederken, diğer taraftan da ligdeki mücadelesini sürdürüyor.

İki kulvarda da sıkıntılar var.

Şike olayı liglerimizi alt üst etti.

Düşme olacak mı, olmayacak mı?

Mağdur kulüplere hakları verilecek mi, verilmeyecek mi?

Tam bir kaos ortamı var.

Hiçbir şey net değil.

Sanırım Futbol Federasyonu’nun 26 Ocak’ta yapacağı toplantıda işin rengi belli olur.

Konyaspor’un, geçen sezon küme düşen diğer takımlar; Kasımpaşa ve Buca ile birlikte hareket ederek, kongrede gerekli girişimlerde bulunacağını biliyoruz.

Özellikle Fenerbahçe’nin ligden düşürülmemesi noktasında TFF’nin farklı formüller üzerinde çalıştığı ortada.

Federasyonunun yakası kongrede tutulmalı ve alınacak kararlar ne olursa olsun geçen sezon, şike yapıldığı aşikar olan ligden düşen takımlara hakları geri istenmeli.

Kasımpaşa Futbol Şube Sorumlusu Süha Sidal’ın, Serhat Ulueren’in hazırladığı Telegol programına yaptığı açıklamaları dikkatle takip ettim.

Sidal, soruşturma dosyasının ek klasörlerinde, geçen sezon küme düşen 3 kulüp hakkında yapılan kumpasların gözler önüne serildiğini belirterek, mutlaka 3 kulübe haklarının verilmesi gerektiğini belirtti.

Konyaspor’un gerekli çalışmaları başlattığını biliyorum.

Bakalım TFF Kongresinde nasıl bir tablo göreceğiz.

Konyaspor bir yandan şike soruşturması nedeniyle hakkının iadesi için çalışırken, diğer taraftan da ligdeki mücadelesini sürdürüyor.

Transfer yasaklısı bir takım olarak zirveyi zorlamak kolay değil.

Ofansif anlamda ligin en kötü takımlarından birisiyiz.

Bunu bir kez de Elazığ önünde gördük.

Ev sahibi ekibe göre daha fazla pozisyona girilmesine rağmen, son hareketleri yapamayan Konyaspor’un gol yemeyerek ve beraberlik ağırlıklı sonuçlarla lig sonunda ilk 2’ye girmesi çok güç.

Olası play-offlarda ise tecrübe eksikliği yaşanma ihtimali oldukça yüksek.

FIFA’nın koyduğu transfer yasağının kaldırılması halinde yapılacak birkaç takviye ile Konyaspor’un ilk 2 yarışının içinde öne çıkacağını düşünüyorum.

Yasağın kalkması için umutlarımız da arttı.

Ara transfer 1 Şubat’ta sona erecek.

Edindiğim bilgelere göre büyük ihtimalle bu yasak kalkacak.

Yönetimin hazırlık içinde olduğu ve orta saha ile forvet hattı için arayışlara başladığını da öğrendim.

Fazla değil 2 veya 3 nokta transferi zaten iyi durumda olan Konyaspor’u ligde rahat zirveye ulaştıracaktır.

Gelişmeleri merakla ve büyük bir heyecanla takip ediyorum.

Sanırım önümüzdeki hafta içinde FIFA’dan kesin sonucu alacağız.

Umarım alınacak karar Konyaspor için hayırlı olur.

***

Son saniye golüyle kaybettiğimiz Elazığspor maçı sonrasında kendime gelmem uzun sürdü.

Gazetedeki işleri bitirdikten sonra takip ettiğim Beşiktaş-Bursaspor maçında gözüm sadece Hakan Aslantaş’ın üstündeydi.

Konyaspor’u bırakıp gitmesine rağmen sırtına geçirdiği 42 numaralı formayla yaptığı saçmalıkları ve transfer yasaklısı bir takımın oyuncusunu ısrarla isteyen Ertuğrul Sağlam’ın çaresizliğini görünce keyiflendim

Çünkü Beşiktaş, 2 golünü de Hakan’ın hatasıyla buldu.

Alma Mazlumun Ahını,

Çıkar Aheste Aheste..

TDurmaz/ymeram

17 Ocak 2012 Salı

Yenilenme | Konya Torku Şekerspor 4-1 Tokatspor

TORKU Şekerspor, ligin 2 puanla dibinde bulunan ve büyük bir ihtimalle ligden düştüğü kesinleşen Tokatspor’u konuk etti. Tokatspor aldığım bilgilere göre ara transferde 21 futbolcu alarak kadrosunu yenilemiş. Teknik direktörü de, bir zamanlar Ali Osman Renklibay’ın yardımcısı olan Cevdet Uzunköprü.

MAÇ öncesi, geceden beri devam eden karla kaplı sahada maçın oynanması kararı, maç öncesi yapılan toplantıda verilmiş ve sahada kar temizliğine başlanılmış. Kar temizleme ekiplerinin yoğun çalışması sonucu bir saatte kardan temizlenen saha top oynanır hale geldi ama maçta yarım saat geç başladı.

TORKU Şekerspor’da kalede yeni transfer Necati yer aldı. Geri dörtlüde 2 yeni transfer vardı, sağ bekte Erkam, sol bekte de Bilal Aziz vardı. Defansın ortasında ise Tanju ile Özgür. Orta alanda Rıdvan, Kenan, İshak, Ömer Ali görev yaparken, forvette Eren ile Ertan vardı. Şekerspor maça çok dağınık başladı. Kaygan zeminde tek top oynamak yerine, topla oynamayı tercih eden Şekesporlu futbolcular, çok top kaybettiler ve maçta ilk golü de yediler. Maçın 20. dakikasından sonra oyuna ağırlığını koymaya başlayan Şekerspor, 28’de Rıdvan’la maça denge getirdiler.

MAÇIN ilk yarısında iki tarafta öylesine net gol pozisyonları bulamadılar. Tokatspor 8’de öne geçti. Golden sonra Şekerspor, golün etsisiyle bastırdıkça bastırdı. Tokatspor’da galibiyetin verdiği rahatlık mı bilmem oyunu kendi alanında kabullendi. 28’deki beraberlik golü Şekerspor’u ateşledi ama Tokatspor’da golü yiyence ileri çıkmaya başladı. Top kontrolünün zor olduğu zeminde kaymalar, düşmeler, top kayıpları tabi ki çok oldu. İlk yarının bitimine yakın, Tanju’nun kafasında top kalecide kaldı. İlk yarı karşılıklı atılan birer golle berabere tamamlandı.

ŞEKERSPOR maçın ikinci yarısında daha ataktı ve sürekli de maçı kontrolde tutan taraftı. Şekerspor, genelde rakip sahada oynadı ama öylesine net pozisyon bulmakta zorlandı. Ancak bireysel ataklardan gol aradı. Takım oyunu oynamakta zorlanan Şekerspor’da Ömer Ali’nin ferdi hareketleri alkış aldı. Ömer Ali kendi taşıdığı topla birde gol atarak takımını öne geçirdi. Sürekli baskı kuran Şekerspor 87’de Eren’le durumu 3-1’e getirdi. 90+4’de bir gol de İshak’tan gelince, Şekerspor maçı 4- 1 kazanıp puanını 21’e çıkardı, puan cetvelinin 11. sırasına yükseldi. Şekerspor’un bu hafta bay geçeceği için 29 Ocak’a kadar maçı yok.

OYUNCULARIN performansını böyle bir hava ve zeminde değerlendirmek sanırım zor olur ama gözlediğim kadarıyla kaleci Necati yediği ilk golde hatalıydı. Golden sonra da karşı taraftan ataklar nadir gelince kendisini gösteremedi. Sağ bekte yer alan Fatih ve Ümit’in yerine tercih edilen Erkam’ın da fazla bir katkısı olmadı. Sol beke alınan Bilal Aziz’in gelecekte neler yapabileceğini kestiremiyorum ama ekstra bir oyuncu olmadığını gözledim. Mehmet Baldan da, Kerem’de aynı görevi yapıyorlardı. Şu bir gerçek ki, orta alana oyun kurucu bir futbolcu lazım. Şekerspor’un eksiği bu. Tanju, Özgür her zaman en iyiler arasında görev yapan uyumlu iki futbolcu. Bu maçta da aynı düzeyde oynadılar. Rıdvan golü attı ama sağ kanadı uçuramadı. Kenan eksik kaldı, İshak savaşçı oynadı, iyi takip ettiği ir pozisyonda da golünü attı. Ömer Ali süper topçu, her hareketi alkışa değer. Eren ve Ertan fırsatçı futbolcular ama oyuna katkılarına gelence üst düzeyde değil. Murat Dilek’in neden ilk 11’de yer almadığına anlam veremedim. Bundan öncede yazmıştım, Murat etkili bir forvet. Maça girince 3 net pozisyon buldu. Kupa maçında oyuna alındığında da Fenerbahçe defansını zorlayan futbolcuydu. Çapanoğlu hocam ne düşünüyor bilemem ama Murat’ı değerlendirmeli. Ligde gözlediğim ekiplere göre, Torku Şekerspor’un play-off hedefine ulaşması zor değil.
OBerk-YMeram

13 Ocak 2012 Cuma

Elazığspor - Konyaspor | Maç Öncesi



Elazığpor - Konyaspor
Hakem: M.İlker Coşkun
Tarih:15/01/2012 Pazar

Saat:13.30

Yer:Elazığ Atatürk Stadı


16 haftada sadece bir kez yenilen ve deplasmanda hiç maç kaybetmeyen Konyaspor, ligin 17. haftasında Elazığspor’a konuk oluyor.Elazığspor'un hazır bir ekip olduğu aşikar. Ancak transferde de boş durmadılar;

ELAZIĞSPOR
Gelenler :

Önder Çengel - (Kartalspor’dan)
Ahmet Şahin - (Samsunspor’dan)
Rıdvan Şimşek - (Beşiktaş’tan) (Resmi Değil)
Mehmet Boztepe - (Eskişehirspor’dan) (Resmi Değil)
Thalles Henrique - (Vila Nova, Brezilya 2.Lig) (Resmi Değil)

Gidenler :

Burak Akdiş (Kartalspor’a transfer oldu)
Yavuz Eraydın (Tavşanlı Linyitspor’a transfer oldu)
Ferdi Başoda (Kartalspor’a transfer oldu.)
Kemal Canlı
İlhan Ummak
Ömer Cuğ
Ali Ölmez (Altay’a transfer oldu.)


Elazığspor Teknik Direktörü Hüsnü Özkara; Elazığ’a alışmaya çalışan Brezilya 2. Lig ekiplerinden Vila Nova’nın forveti Thalles Henrique için düşüncesini de açıklamış. Oyun içinde biraz ağır bulmuş.

Zorlu maçın hazırlıklarına Antalya kampının ardından Konya’da yeniden başlayan Konyaspor da, lideri devirip koltuğa puanları eşitlemek istiyor.

Devre arasında kadrosundan önemli bir oyuncusu olan Hakan Aslantaş’ı kaybetmesini uzun uzadıya değerlendirmiştik bu sayfalarda. Keza Gökhan'ın kalması da yer almıştı gündemimizde.

Konyaspor'un takıma transfer gibi bir derdi yok :). Geçen sezonlarda bu olayın sıkıntısını çokça çektiler. Başlangıçta ortada bir maç olarak görülüyor. Ancak Konyaspor'da Hakan'ın ayrılmasıyla oluşacak yeni defans bloğunda Hakan Aslantaş’ın yerine Antalya kampında hazırladığı Tolga Ünlü’ye şans tanıyacak Osman Özdemir .Savunma kurgusunu ise Tolga, Erdinç, Selim ve Muhammet dörtlüsü ile oluşturmayı düşünüyor. Kere’nin Afrika kupasında mücadele edecek olması zaten kısıtlı rotasyonu iyice daralttı. Tamam Kéré çok forma şansı bulamıyor ama her zaman elde bir joker olarak duruyor.Ertuğrul Aslan 'ın uzun süren sakatlığı sona yaklaştı ancak bir süre daha yok. Teknik kadro ve futbolcuların tüm maç başı ve prim alacaklarının ödendiği bilgisi sevindirici bir haber.

Konyaspor maç şu 11 ile başlayabilir;
Mariusz Pawelek
Tolga Ünlü,Erdinç Yavuz, Selim Ay, Muhammet Yürükuslu,
Gökhan Emreciksin, Alvaro Mejia Perez, Serkan Şahin, Ali Dere
Serbay Yağız(Recep Aydın)
Marcin Robak


Elazığspor;
Ahmet Şahin
Onur, Erdal, Ahmet Görkem , Veysel
Köksal Yedek, Oktay, Alper, Alaattin, Arif
Önder


Maç Pazar saat 13.30'da TRT 1 'de yayınlanacak. Zevkli geçmesini beklediğim bir karşılaşma. Konyaspor ve Elzığspor'un iyi hazırlandığını düşünüyorum. Zemin şartları büyük ihtimalle iyi olmayacak, ancak temennim bu durumun sağlık şartlarını etkilememesi yönünde.

İki takıma da Pazr günkü mücadelede başarılar. Futbol kazansın ...

Not: Transferler, bankasyabirinciligi.com 'dan alınmıştır.

10 Ocak 2012 Salı

Hakan Aslantaş ve Gerçekler #4


Bir serinin daha sonuna geldik... Olan oldu artık, gerekenler yapıldı. Bursaspor.Org.Tr açıkladı. Hakan Aslantaş artık Bursaspor'da. Biraz beynimizi yoralım. 2 Transfer dönemi boyunca transfer yapma yasağı olan bir kulüpten bir oyuncu ayrılmak istiyor. Bu oyuncunun kafa yapısını inceleyelim. Neden böyle bir tavır sergilemiş olabilir? Tek neden "Ayrılmak İsteği" mi? Peki neden ayrılmak istiyor? Takımdan aldığı senelik ücret; Yüksek. Kendisini bu haliyle maddi sıkıntılar yaşayan bir takım için zararlı görüyor olabilir mi? İmkanlar dahilinde. "Yarım sezon daha transfer alım yasağı bulunan bir kulüpte devam etmek" , daha iyi olmaz mıydı? O da imkanlar dahilinde idi.

Aynı dönemde bir başka sorun daha çıkmıştı. Gökhan Emreciksin sorunu. Bir şekilde çözüldü. Gökhan Emreciksin takımda kaldı. Dürüst olmak gerekirse devre arası geldiğinde bu 2 oyuncudan birinin takımda kalacağını düşünüyordum. O kalmasını istediğim oyuncu, takımda kalacağını düşündüğüm oyuncu değildi. Takımdaki karakteristik ağırlığı konumuyla "Hakan kalır." diyordum. Gökhan, disiplinsiz tavırlarıyla Süper Lig takımlarından sıkıntılı ayrılmak zorunda kalmıştı bir bir.( İyi oyun sergileyip ayrıldığı Ankaragücü hariç.) Bu seferde "Yüzüstü bırakır birilerini de." dedim ne yalan söyleyeyim.

Takım adına; Yapılanlar, yapılması gerekenler adına elde fazla seçenek yok, gibi görünüyor. Hakan'dan boşalan defansın sağına Almanya patentli Tolga Ünlü geçecektir. Hakan'ın Bursa'ya yolculuğunun başlamasının ardından da zaten takımda Tolga'ya destek seferleri başlamıştı. Başka bir seçenek olarak da Serkan Şahin var. Sağ bek pozisyonunda Serkan'ı pek beğenmiyorum. Ancak böyle bir süreçte beğeniden ziyade elden gelenin en iyisi için bütün takımın çabalayacağından da eminim. Geçen sezon Süper Lig'de zaman zaman sağ bek oynayan Alvaro Meija da seçenekler arasında ama o da oranın oyuncusu değil.

Neyse yavaştan sezonu açmak lazım. Konyaspor için içeriye transfer yasağının olması takım kimyası adına bu dönemde bir bozukluk olmayacağının habercisi. Bu olumlu bir gelişme. İnşallah Bank Asya 1.Lig'in 2.Yarısında hak edenlerin zirvede olduğu, yine hak edenlerin altlarda yer aldığı bir devre olur.

Bazı Şeyler Asla Değişmez: Arsenal 1-0 Leeds United




Arsenal maçın ilk beş dakikasında üç adet Arshavin şutuyla başladı. Arshavin bu sene her zaman yaptığı gibi bu topların ikisini dağlara taşlara vurarak formun f'sini hatırlamadığını gösterdi. İlk bölümde Squillaci'nin duran topta yaptığı kafa vuruşu dışında pozisyon bulamasa da Arsenal, topun kesin hakimiydi. Ramsey ve Oxlade-Chamberlain'in isteği gözden kaçmadı. Leeds United'ın amacı ise ileride uzun Becchio'ya gönderilen hava toplarıydı.

Szczesny
Coquelin-Squillaci-Koscielny-Miquel
Song
Ramsey-Arteta
Oxlade-Chamakh-Arshavin

İkinci bölümde de oyunda bir değişiklik yoktu. Arsenal gol arıyor, Leeds United direnmeye çalışıyordu. Arshavin ve Oxlade-Chamberlain'in geliştirdiği ataklarda Ramsey bulduğu fırsatları değerlendiremedi. Leeds United ilk tehlikesini zaten başka da bir fırsatları olmadığı şekilde duran topta yaşanan karambol ile buldu. Ne hikmetse Arsenal beklerindeki lanet bitmek bilmiyor. Maçta 28. dakikada Arsenal'in sağ bek (Sagna) yedeğinin (Jenkinson) yedeğinin (Djourou) yedeği Coquelin de sakatlandı. Onun yerine artık bu sezonun kaçıncı beki olduğunu sayamadığım Nico Yennaris oyuna girdi. Yennaris'in de özünde ön libero olduğunu belirtelim bu arada.

Topa neredeyse dokunmayan Leeds'i oyuncuların son bölümde de buna niyeti yoktu. Arsenal top yüzü göstermedi. Ama daha az gol şansı yakalamaya başladı. Kaleye çekilen şutların sayısı ilk yarıda oynanan zamana ters orantılı şekilde ilerledi. İlk yarı 0-0 sona erdi.

İlk yarıda topun ve oyununun tamamen hakimi olmamıza rağmen çektiğimiz 9 şuttan kaleyi bulan şutumuz yoktu. Leeds United ise beklediğimin aksine ilk yarıda çok pasifti. Sahaya iki hücumcu ile çıkmalarına rağmen bu oyuncular neredeyse hücuma hiç çıkmadı. İlk yarıda maçlarının turu Elland Road'a taşımak olduğu aşikardı.

Arsenal ikinci yarıya da hızlı başladı ve ilk dakika içerisinde Chamberlain ile şutunu çekti ama yine kaleyi bulmadı. Kaleyi bulan ilk şutumuz ise Chamberlain'in geliştirdiği atakta son çizgiden yaptığı ortayı Chamakh, geriye çıkardı. Arteta bu topa vuruşunu yaptı ama kaleci gole engel oldu. Her dakika Arsenal baskısı giderek yoğunlaşmaya başladı. Artık Leeds savunmacılarının gözünde Galyalıları gören Sezar'ın askerlerinin yüzündeki korku görülebiliyordu.

Ve o an gelmişti. 65. dakikada 14 numaranın esas sahibi ile veliahtı aynı anda sahaya girmek üzere kenarda göründüler. 68. dakika kulüp tarihine bir kez daha geçecek ana tanık oldu. Yıllar sonra Thierry Henry Emirates Stadı çimlerine bastı. Oyuna girdikten on dakika sonra efsane klasiğini konuşturdu ve uzak köşeye plaseyi bıraktı. Henry'nin golünden sonraki bölümü doğru dürüst izleyemediğimi söyleyerek değerlendirmeye almıyorum kusura bakmayın. Zaten Henry'nin golünden sonra dünyanın sonu gelse buraya yazmazdım.

Tamam hemen yüzüme vurmayın. Biliyorum 226 bozulmasın dediğimi. Ama golden sonra gözyaşlarıma hakim olamadıysam demek ki bu daha güzel bir duyguymuş.

Emral Partal / Genc Arsenal

8 Ocak 2012 Pazar

Arsenal - Leeds United Maç Öncesi

Ligdeki Fulham mağlubiyetinin ardından morallerin bozulduğu Arsenal'de hafta boyunca sadece transfer ve sakatlıklar konuşuldu. Thierry Henry'nin 2 aylığına takıma dönmesi birinci gündem maddesiyken savunmadaki yoğun sakatlıkların nasıl telafi edileceği diğer bir konuydu. Savunmayla ilgili olarakta Wenger kısa vadeli bir çözüm arayışı içerisinde olduğunu söyledi. Bu günü kurtarma hamleleri ne kadar faydalı olur bilemem ama taşıma suyla değirmenin dönmediğini biliyoruz.

Kazandığımız son kupa olan FA Cup ise bu hafta başladı. Turun en ilgi çekici eşleşmesi elbette ki Manchester derbisi olacak. İki önemli rakibimizin birinden muhakkak kurtulacak olmamız güzel bir tesadüf. Kupada Arsenal'in üst turlara kadar gidebilmesi için maalesef şanslı kuralar çekmek zorunda olduğu aşikar. En azından çeyrek finale kadar o şekilde gidebilirsek zorlu turlarda as takımla sahaya çıkarak kupayı zorlayabiliriz.

FA Cup rakibimiz ise geçen sezonun dejavusu şeklinde Leeds United. Geçen sezon ilk maçı yine Emirates'te oynamış, Fabregas'ın 90. dakikada attığı penaltı ile turu tekrar maçına bırakmıştık. Tekrar da ise Elland Road'da 3-1'lik galibiyetle tur atlamıştık. Bu sezon işi biraz daha sıkı tutmalıyız. Leeds United Championship'te iyi durumda ve Play-Off'un sadece bir puan gerisindeler. Yıllardır uzak kaldıkları Premier Lig'e dönmek için mücadele ediyorlar.

Sakatlar arasından takıma dönen bir isim yok. Ancak takvim yaprakları eksildikçe dönüşleri daha hızlı yaklaşıyor. Eksikler nedeniyle zaten rezerv takıma dönmüş bir takım olduğumuz halde Wenger maç öncesinde bazı as oyuncularını dinlendireceğini söyledi. Henry'nin bu maçın kadrosunda olacağı kesin ama on birde başlar mı şimdilik net bir haber yok.

Leeds United da ise stoper Patrick Kisnorbo'nun Salı günü yaşadığı sakatlık şok etkisi yaratırken, formda orta saha oyuncusu Robert Snodgrass ile kaptan Jonny Howson sahada yer alamayacak isimler.

Almunia
Coquelin-Koscielny-Squillaci-Miquel
Song
Ramsey-Rosicky
AOX-Chamakh-Park

Maç Pazartesi akşamı saat 21:45'te canlı yayınla NTVSPOR'da olacak. Keyifli seyirler.

Emrah Partal / Genc Arsenal

7 Ocak 2012 Cumartesi

Üç Takım - Üç Hoca


Daha önce " Samsun Boys" 'da ufak bir şeyler yazmıştık. O günden bu güne olaylar biraz değişti Samsunspor adına. en azından daha derli toplu gözüküyorlar. Son maçlarda Murat Yıldırım faktörü biraz ortaya çıkmıştı. Mustafa Sarp'tan sonra orta saha daha iyi. Son dönemde gerçekleşen Gekas transferi de hücum açısından pozitif yansıyacaktır.

Ankaragücü, KDÇ Karabükspor, Samsunspor üçlüsünü zorlu bir 2. yarının beklediği aşikar. Ankaragücü'nün yaşadığı zorluklar ortada. KDÇ Karabükspor'da Bülent Korkmaz'ın artıları eksileri arasındaki fark, KDÇ Karabükspor'un farkını ortaya koyacak. Transfer dönemi için Emenike parası ellerinde hala. O parayı ne denli değerlendirmek isteyekler bilemem. Yücel İldiz olsa daha farklı bir bakış açıları olacaktı diye tahmin ediyorum. Bülent Korkmaz'ın açlığı, heyecanlı tavırları o zulanın kaybına neden olabilir. Gaziantepspor ise yüksek potansiyelli bir takım olduğu açık. Abdullah Ercan da aç ama temkinli oyunu benimsiyor. Onların artıları da bu olsa gerek.

Ankaragücü'nün gençleri ve başlarındaki Hakan Kutlu, Bank Asya için hazırlık yapmalılar. Gerçekleri sezen ve gören bir hoca Hakan Kutlu. Takımda kalanlar ve A2'den yükselenler takım kimliğini sahiplenen kişiler.

Bu 3 takım 2. yarı için her şeylerini ortaya koyacaklardır.

Başarılar.

"İlk yarıda zirve yaptık, ikinci yarıda da dibe vurduk. Kalemizde gördüğümüz 4 golün 3'ünde bizim hatamız var. Ancak karşımızdaki herhangi bir takım değil. Türkiye'nin en iyi takımı, iyi fuıtbolcularına sahip olan ve en iyi pas yapan takımına karşı oynadık"

Vladimir Petkovic / Samsunspor- Galatasaray Maç Sonu

Hazırlık Performansları | Konyaspor 3-0 Karşıyaka

Ligin ilk yarısında beklenmedik bir performans gösteren ve ligin ilk yarısını lider Elazığspor’un 3 puan gerisinde tamamlayan Konyaspor, 26 Aralık’ta başladığı Antalya Belek kampında 2.hazırlık maçını Karşıyaka ile oynadı. İlk maçta 2.lig B kategorisi takımlarından Altay’ı 2-1 mağlup eden Konyaspor’un, Bank Asya takımlarından Karşıyaka ile oynayacağı maç lig öncesi eksikliklerin görüleceği son maçtı.
İdeale yakın kadrosuyla maça başlayan Konyaspor’da kalıp kalmayacağı netlik kazanmayan Hakan’ın yerine Tolga görev yaptı. Kampa geç katılan Gökhan ise yedekler arasındaydı. Maça hızlı, istekli ve tempolu başlayan Konyaspor, boğucu presi ile Karşıyaka defansına ve kalesine zor anlar yaşatırken, rakibinin oyun kurmasını önledi.
Henüz 5. dakika da sakatlanan ve teknik heyeti korkutan Robak, oyuna devam edemedi. Robak’ın çıkmasıyla Serbay’ı forvet bölgesine yakın oynatan Teknik Direktör Osman Özdemir, bu tercihinin meyvesini 37.dakika’da aldı. Sağdan Tolga’nın ortasına iyi yükselen Serbay, Recep Öztürk’u avlamayı başardı.
İkinci yarıda da etkili oyununu sürdüren Yeşil-beyazlılar, final paslarındaki yanlış tercihler ve gol yollarındaki son vuruşlardaki etkisizlik nedeniyle 2.golü bir türlü bulamadı. 60.dakika’da orta sahada kazanılan topu alan Can, ara pasla Serbay’ı buluşturdu ve bu oyuncu plase bir vuruşla Konyaspor’un farkı 2’ye çıkarmasını sağladı.
Daha sonra teknik heyetin diğer oyunculara şans vermesi nedeniyle oyun rölantiye alındı. Konyaspor’un üstüne gelmemesi nedeniyle Karşıyaka 2-3 net pozisyon buldu, kalesinde güven veren Pawelek bu pozisyonlarda kalesinde yine devleşti ve gole izin vermedi. 70.dakika’dan sonra kontrataklarla pozisyon bulan Konyaspor’da Gökhan Emreciksin, 80.dakika’da kaleci Recep Öztürk ile karşı karşıya kaldı ve üzerinden aşırtma bir vuruşla maçın skorunu belirledi.
Konyaspor’da defansın kaleci ile uyumu kaldığı yerden devam ederken, son vuruşlardaki telaş ve final paslarındaki tercih hatalarının devam ettiği, pas zamanlamasında yapılan hatalar nedeniyle ofsayta düşüldüğü gözlendi.
Ancak takımın kazanma azmi, hırsı ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile kampın verimli geçtiğini görmek mümkündü. Konyaspor’un Karşıyaka maçında çok iyi oynadığını söylemeliyim.
Altay maçından sonra Karşıyaka maçını da izleyen Elazığspor yardımcı antrenörü Muharrem Aydın’a ve rakiplere gözdağı verdiğimizi düşünüyorum Yeter ki bu coşku, bu heyecan bitmesin ve takımda sakatlık gibi bir sorun olmasın.

Ertuğrul ise 4 hafta sonra takımla birlikte çalışacağını en kısa zamanda takıma katılarak lig yarışında takıma katkı sağlamak istediğini söyledi. Yeşil-Beyazlı futbolcular ise şehrin desteğine ihtiyaç duyduklarını, tribünleri dolu olarak görmek istediklerini dile getirdiler.
Konyaspor’u iki zorlu deplasman maçı bekliyor. Altay ve Karşıyaka maçları takımın bu maçlara hazır olduğunu gösterdi.

Hakan Aslantaş ve Gerçekler #3


Güle Güle Aslantaşım…

HAKAN Aslantaş hikayesi bir bitse de Konyaspor’da işine baksa ne olur.. Nedir çekilen?.. Konyaspor’un trasfer yasağını malzeme yaptı çıktı..”El bebek gül bebek” el üstünde tutuldu, takım 2. kaptanlığı verildi, taraftarların sevgisini kazandı. Buna karşın, bu kadar vefasızlık olur mu.. Düne kadar bir yönetici çıkıp ta rest çekmedi. Niye mi?.. Konyaspor’un selameti için. Önceki gün yönetimden Başkan Ahmet Şan’la birlikte, Zeki Çimen, Hasan Dağlı, Güven Öten, Konyaspor’u Belek kampına katıldılar. Konyaspor’un hazırlık maçı vardı.İzlediler ve Hakan’la masaya oturdular. Futbol Şube Sorumlusu Hasan Dağlı, kesin kararlıydı, gitmişken bu işi bitirecek, kesip atacaktı. Nitekim de öyle olmuş “Transfer bedelini getir, nereye gidersen git” demişler. İşte böyle olacaksın, okşadıkça tepene çıkar, işi uzattıkça uzatan Hakan Aslantaş’a en güzel tavrı koymuşlar.

BURSASPOR Kulübü ayıp ediyor. Öncede yazdım, hiç etik davranmıyor. Hakan’ın durumunu öğrenmek bile istemeden, bu futbolcuya resmen sarkıyorlar. Bunun yolunu açan da Hakan Aslantaş ile menajeri Coşkun bey. Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, hiçbir kulüple futbolcu alış verişinde kötü olmayacağını söylüyor. Ardından da Hakan’ın ifadesine göre, kendisini transfer edip, ilk lig maçında oynatacağını söylüyormuş. Hakan Aslantaş’ın Bursaspor’a transferiyle ilgili muhatap, Hakan ve menajeri ile Bursaspor.

BİLETİNİ kesmişler Hakan’ın..Bende diyorum ki “Güle Güle Aslantaşım”.. Bulunmaz Bursa kumaşıymış gibi, bir futbolcu üzerinde bu kadar durulmaz. Bir futbolcuda Konyaspor’u bu kadar üzmez. Konyaspor tavrını ortaya koydu, Hakan efendi bakalım ne yapacak?.. Transfer bedelini getireyim diye, kamptan Bursa’ya gitmek istemiş, yönetim bırakmamış. Transfer bedelini getir, istediğin yere gidersin yanıtını almış, oturmuş oturduğu yere. Şu anda Konyaspor transfer bedelini bekliyor. Bursasporlu gönderir, menajeri mi, kim gönderirse göndersin, para gelince Hakan bavulunu toplayacak. Para gelmezse Hakan Konyaspor’da kalacak, kalınca ne olacağı ise belirsiz. Hakan’ın bu durumu Konyaspor teknik heyetini ve futbolcuları da rahatsız ediyor. Disiplinde huzurda kalmıyor. Karşıyaka ile yapılan hazırlık maçında Hakan kadroya bile alınmadı. Şu anda Hakan Bursasporlu oldu diyebilmemiz için, paranın gelip sözleşmenin fesih edilmesi lazım.

HAKAN Aslantaş’ın Konyaspor’da oynadığı dönemdeki verimine gelince. Şahsi düşüncem, Hakan Konyaspor’a çok yarar sağlamadı. Hakan’ın döneminde bu takım ligden düştü. Bank Asya Ligi’ndeki maçlarda, Hakan’ın hatalarından yenen goller var ki, bazı maçları bile zor kurtardık. Hakan’ın kafasında Bursaspor takıntısı olduğu sürece, Konyaspor’a yararlı olacağına inanmıyorum. Yerine Tolga’mız var. Tolga bir sağ defans oyuncusu. Deneyimsizse onu da becerir. Hakan’ın gitmesiyle Konyaspor’un bir futbolcu daha kazanacağını düşünüyorum. Göreceksiniz Tolga Ünlü, ligin ikinci yarısında neler yapacak. Yedeği de var. Rıfat ki, eski Bal ligi, yeni A-2 liginde sürekli sağ bekte görev aldı.

KAMP yarın bitiyor ve Konyaspor Konya’da kendi tesislerinde çalışmalara başlayacak. Belek kampında iki hazırlık maçı oynadı, izlemedim ama dinlediğim kadarıyla çok başarılı oynamışlar. İki İzmir takımını da yendiler. Hakan sadece yarım devre Altay maçında oynadı. Karşıyaka maçında kadroda yoktu. Tolga görevi üslendi ve başarıyla da yerine getirdi. Yarın takıma Ertuğrul’da girecek. Ertuğrul’un girmesiyle takımın orta alan sıkıntısı olmayacak ve daha da güçlenilmiş olacak.

ARİF ÇELİK, eski başkan yardımcısı olarak Belek kampında takımı yalnız bırakmadı. Sık sık kampa gitmenin yanında, iki hazırlık maçını da izledi. Önceki gün Konya’dan giden basın mensupları, yöneticiler, teknik kadro ve futbolculara yemek verdi ve yakından ilgilendi. Arif Çelik’in bu örnek davranışı, umarım diğer eski yönetici ve işadamlarına örnek olurda, Konyaspor’u ilgi gösterirler.

KONYASPOR’UN ligin ikinci yarısının ilk 3 zor maçı var. Bu maçlardan 5 ya da 7 puan çıkarırlarsa gerisi gelecektir. Elazığspor ve Kasımpaşa maçları çok önemli. Konyaspor’un seri yenilmezlik unvanını bu iki maçta korursa. Ligin ikinci yarısında, ilk yarı kazanılan 27 puanın daha alınacağını düşünüyorum. Şu Hakan sorunu bitti ya da bitmek üzere ya, inanın çok sevindim. Önceden beri düşüncem, Gökhan’ın kalması, Hakan hiçte önemli değildi. Bir kez daha yineliyorum..”Güle Güle Aslantaşım”.

OBerk-YMeram

6 Ocak 2012 Cuma

Stefan !

Konyaspor'un kamp yaptığı Belek'teki antrenmanlarını yakından takip eden Hollandalı 11 yaşındaki Stefan'a Konyaspor forması hediye etmişler. Kendisine verilen hediye karşısında oldukça sevinen Hollandalı Stefan, üzerinden çıkarmadığı formasıyla birlikte bir süre saha etrafında yapılan koşu çalışmasına katılmış.

Hakan Aslantaş ve Gerçekler #2

Lafı hiç eveleyip gevelemenin manası yok…
İyice açığa çıktı artık…
Bir krizle, daha karşı karşıya Konyaspor…
Hakan Aslantaş…
Kendini pazarlamak, pazarlattırmak için hem menajerlerin, hem Bursasporlu yöneticilerin, hem de Bursa basınının kapısında yatmaya devam ediyor…
Aklınca da gözdağı vermeye çalışıyor, “oynamam”a getiriyor lafı, hal ve hareketleriyle…
Hakan Aslantaş “vazgeçilmez” ya da “bulunmaz hint kumaşı” değil…
Ama şurası da bir gerçek ki, ikinci yarıda ihtiyaç hissedilecek biri…
“Piyasası yok” dersek, Bursa’nın ya da Karabük’ün iştahına bakmak yeterli…
“İyi topçu, kötü topçu”dan öte, ben meselenin ahlaki yönüne bakarım…

Hakan’ın bu tavrı ne insanı ne de ahlaki…
Tabi ki, “bonservis sorununu hallet, gel imzayı at” diyen Bursalıların da…
Süper lig için sıradan bir futbolcuya “mal bulmuş mağribi” gibi sarılırsan, kulüp-futbolcu krizine çanak tutar ve bundan beslenirsen, senin adın nifakçıdır…
Nifakçının sözlük anlamı da şudur: Ara bozuculuk…
Bursaspor’un da, o çok beğendiğimiz, “eli yüzü, kaşı gözü pırıl pırıl” dediğimiz Ertuğrul Sağlam’ın da yaptığı, Konyaspor ile Hakan Aslantaş’ı karşı karşıya getirmek ve bu sürtüşmeden nemalanmak…
Bunların ki, he ahlaki, ne de etik…

Düpedüz terbiyesizlik…
Ve de belaltı vuruştur…

Bursaspor kulübü Hakan Aslantaş meselesinde “sorumluluk” almadığı gibi, “sorun” olmaktan da geri durmuyor…
Anlayacağınız Konyaspor sevimsiz bir durumla karşı karşıya…
Konyaspor ne mi yapmalı?
Hakan Aslantaş’a bir elleriyle leğen tutup, diğer elleriyle de kan kusturmalı…
Yönetim hiç uzatmasın…
Bursalılar verirler 500’ü, görürler Hakan’ın hayrını…
Olmadı mı?
Karabük “800” demiş…
Gitmek istemiyor mu Hakan efendi…
Gideceği tek yer var…
A2’yle 2 noluya…
Bu kadar basit…
Konyaspor’un anası ağlayacağına, onun anası ağlasın!
Futbolcuya dayalı bir düzene “evet” derseniz, bugün Hakan, yarın başka biri…
Bunun sonu gelmez…
Şu da var…
Bugün Konyaspor’u satanın, yarın Bursaspor’u satmayacağını kim iddia edebilir?

RCinar/Merh.

4 Ocak 2012 Çarşamba

Hakan Aslantaş ve Gerçekler


KADRO korunmalı demiştim geçen haftaki yazımda. Yönetim gördüğümüz kadarıyla elinden geleni yaptı kadronun korunması adına. Gökhan Emreciksin’in takımda kalması çok önemliydi. Gökhan’ın yetenekleri ortada. Ofansta sıkıntı çeken Konyaspor’un Gökhan’ı da kaybetmesi halinde, ligin ikinci yarısında işi çok zor olacaktı. İki tarafta fedakarlıklar yaptı ve orta yol bulunarak bu transfer mutlu sonla bitti.

İÇİMİZİ acıtan haber ise Hakan Aslantaş’tan geldi. Daha 1 yıl olmasına karşın Konyaspor taraftarının kısa sürede kalbini kazanan Hakan ısrarla takımdan ayrılmak istediğini belirtti. Takımın en maliyetli futbolcusu olan Hakan’ın takımda kalması da, gitmesi de zarar. Gökhan’da olduğu gibi bir orta yol bulunmalıydı. Özellikle Futbol Şube Sorumlusu Hasan Dağlı’nın sorunun çözülmesi noktasındaki gayretlerini biliyorum.

HAKAN’IN yıllık maliyeti 1 milyon. Bank Asya’da bu paraya oynayan sanırım hiçbir futbolcu yoktur. Hakan ile yapılan pazarlıkta futbolcuya 3 şık sunuluyor ve bu şıklardan birisini tercih etmesi isteniyor. Birinci şık: Ücretinde indireme git ve takımda kal. İkinci şık: Bonservisine 800 bin teklif eden Karabük’e git. Üçüncü şık: Karabükspor’un verdiği parayı getir serbest kal.

HAKAN 3 şıkkı da kabul etmiyor ve alacağımı bırakıp istediğim kulübe bedelsiz gideyim diyor. Tabii ki bu teklif kabul edilemez. Ayrıca Bursaspor Hakan’ı çok istiyorsa öncelikle Konyasporla görüşüp anlaşması ve daha sonra futbolcuyla görüşmesi gerekiyor. Transfer yasaklısı bir kulübün sözleşmesi devam eden futbolcusunu ayartmak ne demek? Konyaspor yönetiminin acilen Bursaspor ile temasa geçip yapılan etik dışı hareketlerinden dolayı bu kulübü sert bir dille uyarması şart.
HAKAN ile bugün yarın yollar ayrılacak gibi. Yönetim ya geri adım atarak alacağını kar sayarak Hakan’ı serbest bırakacak, yada ücretinde indireme gitmeyen futbolcuyu kadroda tutacak. Bakalım Hakan, kendisine yakışanı yaparak yeni dönemde hangi yeşil-beyazlı takımın formasını giyecek.

***

30 ARALIK Konyaspor için son derece kritikti. Çünkü kulübün yıllardır birikmiş KDV ve stopaj borçları ödenmezse vergi barışı bozulacak ve Konyaspor içinden çıkılmaz bir borç yükünün daha altına girecekti. 2011 yılı sonuna kadar ödenmesi gereken ve 2.4 Milyon’u bulan borcu ödemek için geceli-gündüzlü çalışan yeşil-beyazlı yönetim gerekli kaynağı bularak Konyaspor’a nefes aldırdılar. Ahmet Şan ve ekibine bu yükü Konyaspor’un omzundan kaldırdıkları için Konyalı bir spor yazarı olarak şükranlarımı sunuyorum.

***

BU sezon devre arası kısa tutuldu. Süper Lig’de nerdeyse ara olmazken, heyecan dün oynanan maçlarla başladı. Bank Asya’da ise gelecek hafta sonunda mücadele kaldığı yerden devam edecek. Konyaspor üst üste 4 kritik maça çıkacak. Zirvenin 4 iddialı takımı Elazığspor, Kasımpaşa ve Tavşanlı Linyit ile deplasmanda, Erciyesspor ile içeride oynanacak maçlardan alınacak sonuçlar takımın ligdeki kaderini belirleyecek cinsten. Umudumuz ilk yarıdaki performansın altına inmeden bu 4 maçtan en iyi sonuçlarla çıkılması ve şampiyonluk iddiasının sürmesi.

TDurmaz/YMeram

Kronik Rahatsızlık: Fulham 2-1 Arsenal

Arsenal maça rakip sahada pres ve ilk üç dakikada Gervinho ve Walcott ile bulduğu pozisyonlarla başladı. Maçın ilk tehlikeli pozisyonu ise Van Persie'nin kullandığı korner atışında arka direkte bomboş kalan Gervinho'nun yakın mesafeden auta attığı top gösterilebilir. Fulham ise ilk fırsatını orta sahada Arteta'nın kaptırdığı topla gelişen atakta Zamora'nın yetersiz vuruşuyla yakaladı. Gervinho'nun penaltı beklediği pozisyonda bir temasın olduğu gerçek ama Premier Lig'de önemli olan yapılan müdahalelerin düşmeye neden olup olamayacağı konusu olunca, işte o çerçevede penaltı olmuyor. İlk on beş dakika boyunca Arsenal'in Fulham'a çok fazla top göstermediğini söyleyebiliriz.

Sahadaki üstünlüğü belli olan Arsenal golü 21. dakikada Ramsey'in ceza sahasına doldurduğu topun savunmadan sekeren Koscielny'e gelmesi ve Fransız oyuncunun da bu davete icabet etmesiyle buldu. Golden bir dakika sonra ise Arsenal inanılmaz bir karambolde üst üste mutlak gol pozisyonları bulmasına rağmen önce Ramsey sonra Fulham savunmasının yaptığı vuruşlar ağlarla buluşmadı ve farkı arttırma fırsatını kaçırmış oldu.

Arsenal ilk yarının son bölümüne de Coquelin'in bindirmesiyle gelişen atakta Robin Van Persie'nin şutuyla başladı. 40. dakikada bulduğumuz kontra atak artık Arsenal'in eskisi gibi kontra ataklarda başarılı olmadığını gösteren bir pozisyon oldu.

İlk yarı 1-0 Arsenal üstünlüğü ile biterken dikkat çeken konulara gelecek olursak Alex Song'un sezon başındaki gibi etkili olmadığını söyleyebiliriz. Zamora gibi fizik gücüyle oynayan bir oyuncuya karşı değil ama Ruiz ve Dembele gibi oyuncuları tutmakta zorlanması düşündürücüydü. Ramsey geri alanda bu konuda ona yardımcı olmakla meşgul olmasına karşın golün asistini de yapmayı başardı. Fulham'ın topa hakim olduğu, pozisyon aradığı bölümlere bakarsak Zamora'nın ilk topları alması ve topu saklamasını görürüz. Maalesef Arsenal savunması yıllardır Zamora, Bent, Drogba (eski hali) tarz oyuncuları durdurmakta her zaman zorlanmıştır.

Fulham ikinci yarıya ne istediğini göstererek başladı. Arsenal ise daha çok oyunu tutma amacında gibiydi. Fulham oyunun ve topun kontrolünü eline alan taraftı ikinci yarıda. Arsenal sahada sadece skor avantajına güveniyordu. Ev sahibi takım her geçen dakika biraz daha Arsenal kalesine yaklaşırken Arsenal'li oyuncular topun peşinde koşmaktan harap oldular.

Maçın tamamlanmasına yarım saat varken Arsenal'li oyuncular maçın son dakikası oynanırmışcasına topu uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Bu duruma Wenger, Walcott-Rosicky değişikliği ile müdahale etti diyeceğim ama zaten her türlü skorda bu değişiklik yapılıyor. Bunu otomatik değişiklik talimatı gibi düşünmek lazım. Fulham, Sidwell, Senderos ve Dempsey ile hava toplarını alarak tehlikeli pozisyonlar yarattılar. Haydi Senderos'u anladım da Arsenal savunmasının Sidwell ile Dempsey'e kafa vurdurması anlaşılır şey değil doğrusu. Son 20 dakikaya girdiğimizde artık Fulham bildiğin baskı kurmaya başladı. 74. dakikada Gervinho-Benayoun değişikliği yapıldı. Bu da aslında alıştığımız değişiklik. Arshavin yerine Benayoun sadece. Bu değişiklikten saniyeler sonra ise Fulham kendisi adına maçın en büyük fırsatını Ruiz ile değerlendiremedi ya da Szczesny yine günündeydi.

İkinci yarı boyunca rakip kaleye gitmeye çekinen Arsenal'in son 15 dakikaya girilmişken paldır küldür atak yapması zaten beklenemezdi. Kaleci Stockdale'i zorlayan bir şut bile hatırlamıyorum. 78. dakikada bu duruma bir de Djourou'nun kırmızı kartı eklenince kapanmak zorunda kaldık. Djourou'nun kırmızı kartı Ramsey'nin oyundan alınıp Squillaci'nin sahaya girmesine neden oldu. 10 kişi kaldıktan sonra ise sadece 7 dakika dayanabildi Arsenal. Belki de sezon boyunca ilk kez hata yapan Szczesny bunu pahalıya ödedi ve Sidwell, Fulham'a beraberliği getirdi. Beraberliği bulan Fulham, Arsenal'in şaşkınlığından ve acizliğinden taraftarının da desteğiyle faydalanmak için baskıyı arttırmaya başladı son dakikalarda. Uzatma bölümlerinde ise kazmalar kazması Squillaci, Zamora'ya hakettiği asisti yaparak maçı Fulham'a hediye etti.

Arsenal'in ikinci yarıda yapmaya çalıştığı şey, Alex Ferguson'un yıllardır yaptığı ve kazandığı şampiyonluklarda en önemli faktör olan skoru koruyarak maçı 1-0'a bağlamaktı. Fakat bu durum hiçbir zaman Arsenal'de gelenekleşen bir özellik olmamıştır. Aksine Arsenal öne geçtikten sonra kaybettiği maçlar nedeniyle kupalardan olmasıyla bilinir. Bu durum Fabregas, Flamini, Hleb, Adebayor'lu zamanında da böyleydi bugün de böyle. Campbell'dan sonrada ilk yarı sonunda bahsettiğim fiziksel güçleriyle mücadele eden forvetlere karşı Arsenal savunması hep zorlanıyor.

Wenger'in bahsettiği geniş kadromuzun bu sezon kesinlikle olmadığı gerçek. Geçtiğimiz sezonlarda bu dönemlerde bazı genç oyunculara şans tanıyabilen Arsene şimdi Benayoun, Rosicky ve Squillaci gibi isimleri bile sonradan oyuna sokar hale geldi. Maalesef yedek kulübemiz hiç olmadığı kadar yetersiz ya da formsuz oyunculardan kurulu bu sezon. Bir de değişikliklere laf atmadan şunu düşünmek lazım. Gervinho ve Walcott her maç oyundan alınıyor. Acaba bu oyuncular Arsenal'de 90 dakika sahada kalamayacak oyuncularsa burada ne işleri var? Bazen de Arteta, Ramsey falan çıksın oyundan ne fark eder?

Değineceğimiz son konu ise kırmızı kart ile birlikte virüsün bulaştığı savunmada bir kurban daha verdik. Geçen maç üçüncü sol beki kaybederken bu maçta da üçüncü sağ bekten olduk. Arsenal'de her sene akıl almaz sayıda sakatlık olurdu ama hiç böyle bir bölgeye odaklanan bir lanet görmemiştim. Bu açıdan bakınca da ne yapsın Arsene Wenger ne yapsın Pat Rice. Kendileri mi çıkıp oynasınlar bekte?

Sonuç olarak rakiplerin tamamının iki hafta neredeyse puan alamadıkları dönemde aldığımız 4 puanla ele geçirdiğimiz dördüncülüğü devrettik. Şimdi lige iki haftalık bir ara var. Bu dönemde ise FA Cup maçımız olacak. Ligden umudumuzu (şampiyonluktan bahsediyorum tabi) çoktan kesmiş, Carling Cup'tan talihsiz şekilde elenmiş, Şampiyonlar Ligi'ni zaten hayal bile edemezken, FA Cup'a kasmakta fayda var. Ne olur ki Wembley'e bir kez daha gitsek?

Emrah Partal / Genc Arsenal

3 Ocak 2012 Salı

Yeni Yerliler

Başlıktan da anlaşılacağı gibi yeni nesil gençlerimizin ileride futbolumuza neler katacağı üzerine bir değerlendirme yapmak istedim.Ortaya beni heyecanlandıran mükemmel bir manzara ortaya çıktı (!).Yeni nesil futbolcularımız daha şimdiden kendini kanıtlamayı başardılar.Oynadıkları futbolla sadece ülkemizde değil ünlü Avrupa kulüplerinin de gözdesi haline geldiler.Son yaşadığımız EURO 2012 -eleme-hezimeti sonrası yeni bir kadro yapısına bürünecek Milli Takımda direk oynayacak ve belki de dünyanın en iyileri olmak için yarışacak gençlere ihtiyacımız vardı.Görünen o ki bu şeye kavuştuk. Hırvatistan serisinin 2.maçında oynayan kadronun ne kadar aç ve kaliteli olduğunu çok net gördük.

Bu futbolculara örnek verirsek,Sinan Bolat,Ömer Toprak,Semih Kaya,İsmail Köybaşı,Serdar Aziz,Serdar Kesimal,Emre Çolak,Mustafa Pektemek,Gökhan Töre,Tunay Torun,Burak Kaplan,Oğuzhan Özyakup ve daha da fazlası diyebilirim.Bunlara Nuri Şahin,Selçuk İnan,Burak Yılmaz ve daha niceleri eklenince ortaya ümit veren bir tablo çıkıyor.

Bu takımın başına Abdullah Avcı da gelince bu kadronun yoğurulması için doğru bir isime verilmesi gelecek için umutları arttırıyor.Zira O'nun altyapılarda ve İ.B.B deki başarılarını iyi biliyoruz.Onun altyapıdaki oyuncuları nasıl işlediğinide iyi biliyoruz.O'nun marifetlerini uzun uzun anlatmaya gerek yok.O artık Türk Futbolu için bir fenomen(!) .

Sonuç olarak bu seneki şike soruşturması ve Milli Takım'ın Hırvatistan'a ağır bir şekilde elenmesi gelecek için daha hayırlı olmuştur belki.Bu oyuncular EURO 2008 de başarılı olduktan sonra çoğu büyük bir düşüşe geçti.Bu sonuca 2002 Dünya Kupası'ndan sonra EURO 2004'e gidemeyerek; şahit olmuştuk.Daha sonra o kadrodaki bazı 'yaşlı' futbolcuların yerine gençlerin gelmesiyle dramatik İsviçre maçı ve EURO 2008 deki başarı gelmişti.Yine başarı dolu bir Türk futbolunun gelecekte olması dileğiyle sadece Milli Takım değil bütün takımlarımızın başarıdan başarıya koştuğu umut dolu gelecek bizi bekliyor.


Gökhan Kart
- Ortabek

1 Ocak 2012 Pazar

Fulham - Arsenal Maç Öncesi

İlk yarıdaki maçta Fulham son derece başarılı bir savunma örneği sergileyerek maçı 0-0'a bağlamayı amaçlamıştı. Bunu başarmaya da çok yaklaşmışlardı ama Vermaelen iki kaleye de birer gol atarak skoru 1-1 olarak belirledi.

Yeni yıla dördüncü olarak girdik ve dördüncü olarak kalmak için böyle maçları (tıpkı Aston Villa gibi) öyle ya da böyle kazanmamız lazım. Fulham şu anda formsuz bir durumda ve oynadığı son beş Premier Lig maçında sadece Bolton'ı yenmeyi başardı.

Arsenal'de sakatlıklara bir yenisi daha eklendi ve Vermaelen'in 2-3 hafta sahalardan uzak kalacağı açıklandı Wenger tarafından. Bu da Vermaelen'in, Manchester United maçını kaçırması anlamına geliyor. Fulham maçından çok bu maç açısından üzüldüm açıkçası. Diğer sakat oyuncuları ise artık saymıyorum. Siz de sıkıldınız ben de sıkıldım gerçekten.

Vermaelen'in de sakatlar kervanına katılmasının ardından Wenger savunmaya transfer yapacağına dair sinyaller verdi. Ancak bu transferin kiralama olacağını da belirtti. Gelebilecek olan tepkilere de önceden, takımda bu kadar savunma oyuncusu varken yeni bir savunmacıyı 3-4 yıllığına takıma dahil edemeyiz diye konuştu.

2 aylığına takıma dönen efsane Thierry Henry'nin bu maçta kadroda olması bekleniyor. Bu maçta Wenger onu kullanır mı bilmiyorum ama kendisine çok fazla yüklenilmemesi gerektiğini söylediğini hatırlatayım. Gervinho ve Chamakh'ın Afrika Uluslar Kupası öncesinde son maçları olma olasılığı yüksek olan maçta Henry'i sahaya sürerek onları kırmak istemeyecektir.

Fulham yine ilk maçtaki gibi beraberliğe razı bir oyun sergileyecektir. Bu oyunu çözmek için kesinlikle Rosicky ve Benayoun gibi direkt ileriye oynayan bir oyuncuya ihtiyacımız var orta sahada. Arteta ve Ramsey genellikle topu ile gönderen tipte oyuncular. Adam eksilten özellikler Fulham'ı açan koz olacaktır. Bu nedenle fazla çalım atmayı beceremeyen ama o potansiyeli yönünde sahada hareketler sergileyen Gervinho'ya bu maçta çok iş düşecek. Tabi ki her maçtaki bir numaralı gol silahımız olan Robin Van Persie.

Szczesny
Djourou-Mertesacker-Koscielny-Miquel
Song
Ramsey-Arteta
Walcott-Van Persie-Gervinho

Yılı galibiyetle bitirmiştik, yeni yılı da galibiyetle açmak dileğiyle.


Emrah Partal / Genc Arsenal

Kadro Mutlaka Korunmalı


Konyaspor, tarihinin en sıkıntılı transfer dönemini geçiriyor.

Daha öncede yaşamıştık devre arasında yasak nedeniyle transfer yapamamanın sıkıntısını.

Ama bu kez durum çok farklı.

Sezon başından başlayan yasak ikinci dönemine giriyor.

Bu kez eldeki kadronun takviye edilememesi bir yana, kadronun en değerli futbolcularını kaybetme korkusu içindeyiz.

Sezon başında büyük fedakarlık yaparak takımda kalan Hakan Aslantaş bu kez direniyor.

Etik olmayan şekilde Hakan’a yapılan teklifler kafa bulandırıyor.

Evet etik değil bu transfer teklifleri..

Transfer yasağı nedeniyle eli kolu bağlı olan bir kulübün sözleşmesi devam eden bir futbolcusuna kanca takmayı nasıl değerlendirebilirim sizce.

Karabükspor, Bursaspor, Gençlerbirliği ısrarla istiyormuş.

En iyi teklifi yapan takım olan Karabükspor ise Hakan’ın bonservisi için 600 Bin TL’yi gözden çıkartmış.

Hakan’ın kafası karışık.

Kampa katılmak bile istemedi.

Bir şekilde ikna edilerek dünkü çalışmaya çıktı.

Yöneticilerle yapacağı görüşmeyi bekliyor.

Konyaspor istemezse Hakan hiçbir yere gidemez elbette.

Ama gönülsüz kalan bir futbolcunun da takıma ne kadar katkı sağlayacağı tartışılır.

Umarım Hakan’ın gönlü yapılarak Konyaspor’da kalması sağlanır.

Gelelim Gökhan Emreciksin’e.

Sezon başında çıngarı çıkartmıştı.

Uzun süre kadro dışı kaldı.

Ardından dönemin yönetimiyle masaya oturup yeni bir sözleşmeyle devre arasına kadar oynamayı kabul etti.

Şimdi boşta.

Ya Süper Lig, ya da Konyaspor tercihi arasında gidip geliyor.

En çok gitmeyi istediği kulüp olan eski takımı Ankaragücü’nün durumu ortada.

Gökhan’a Ankara’dan ekmek yok.

Gökhan’a Konyaspor’dan iyi bir teklif yapıldığını da biliyorum.

Süper Lig’den çok sürpriz bir teklif olmazsa Gökhan’ın takımda kalma ihtimalini yüksek görüyorum.

Aslında Hakan ve Gökhan ile yaşanan bu sıkıntıdan sonra, bırakın ne halleri varsa görsünler demeyi çok isterdim.

Ama el mahkum ikna etmeye çalışıyoruz.

Çünkü yerlerine oynatabileceğiniz sağ kanat alternatifleriniz maalesef ki yok.

Yönetimin iki ismi Zeki Çimen ve Hasan Dağlı sorunu çözmek için dün akşam Antalya’ya gittiler.

Belki de yazıyı okuduğunuz şu dakikalarda görüşmeler olumlu sonuçlanacak ve Konyaspor 2 yıldızına yeniden kavuşacak.

***

Konyaspor’un devre arası kampı Antalya’da başladı.

Sahalara dönmesini dört gözle beklediğimiz Ertuğrul’da kampta.

İkna edilirlerse Hakan, Gökhan ve Ertuğrul’lu Konyaspor kadrosu zirve yarışını sonuna kadar sürdürecektir.

Bir de bu futbolculara iyi bir kamp dönemi geçirmesini umut ettiğimiz, Recep Aydın, Serbay, Ali Dere’yi ekleyin..

Defansta zaten sorun yaşamayacağı kesin olan Konyaspor, kamp döneminde ofansif yönünü de geliştirirse, ikinci yarı daha çok can yakan bir takım olabilir.

Sözün özü şu:

Kadro korunur ve iyi bir kamp geçirilirse bu takım şampiyonluğun en büyük adayı olur.
TDurmaz/YMeram

Frimpong Wolves'a Kiralandı

Gana doğumlu oyuncu sakatlığı nedeniyle geçtiğimiz sezon gelişimi sekteye uğrasa da bu sezon takımla birlikte 14 maça çıktı.

Frimpong, transfer sezonunun açılacağı gün olan 1 Ocak'ta Mick McCarthy'nin takımına katılacak ve gelişimine katkı sağlayacak olan A takım tecrübesini elde edecek.

Arsenal'e 11 yaşında katılan genç orta saha oyuncusu 2009 yılında Academy Ligi'ni ve FA Youth Cup'ı kazanan takımda Wilshere'in partneriydi. Frimpong ilk kez A takım kadrosuna 2008/09 sezonunda Carling Cup maçında 16 yaşındayken seçildi.

Frimpong da umarım Wilshere'in Bolton'dan geldiği gibi takıma döndüğünde yaptığı gibi takımın vazgeçilmezi olur.

Emrah Partal / Genc Arsenal

Asayiş Berkemal

Konyaspor'da kamp devam ediyor. Yönetimin en büyük mali sıkıntısı, önceki gün ödenecek kamu borcuydu, onu da çözünce rahat bir nefes aldı. İnanın çok sıkıntılı saatlerin yaşandığını, mesai bitimine yakın ödemenin yapılmasıyla büyük bir yükün altından kalkıldığını düşünüyorum. Rakam olarak bilmiyorum ama yazmıyorum, ödenmemiş olsaydı, Konyaspor’un borcunun yarısı kadar bir ek borç daha gelecekti. Yönetim kurulunun içerisinden bu ödemeye yardımcı olan sayıları az kişilere, Konyaspor camiası minnettardır. Bende bir Konyasporlu gazeteci olarak teşekkür ediyorum. Zamanı gelince bu isimler gündeme gelecektir. Bağış olmasa da böylesine büyük paraların emanet olarak tedarik edilip verilmesi bile büyük fedakarlık, taşın altına elini değil, gövdesini koymaktır.

Kampta futbol takımı hazırlıklarını sürdürüyor. Dün gece yılbaşıydı ve yılbaşını futbolcular kampta geçirdiler. Çalışmalar aralıksız devam ettiği kampta, Gökhan’ın takımda kalması sevinçle karşılandı. Gökhan Emreciksin, verdiği sözü tuttu ve Konyaspor’la sözleşmesini uzatıp, hazırlıklara başladı. Sıra Hakan’da. Hakan Aslantaş, Konya’dan uzakta ama, Konya’dan mesajlar var. Konyaspor’da devam etmeyeceği, bir başka kulübe transfer olmak istediği taraftarların canını sıkıyor ve Hakan’dan olumlu haberler bekliyorlar.

Ertuğrul Arslan’ın takımla birlikte çalışması da şehirde memnuniyetle karşılanıyor. Ertuğrul’un, bir ağabey olarak takımda yer almasını canı gönülden, dört gözle bekliyorlar. Tedavisini yapan uzmanların söylediğine göre, ligin 2. yarınının ilk 2 ya da 3 maçında takımda yer alamayacak ama, kalan 15 maçta oynayabilecek. Transfer yasağı bulunulduğu dönemde, Ertuğrul’un takıma dönmesi, bir yerde en büyük transfer gibi değerlendirilecek. Salı günü Altay ile, Perşembe günü de Karşıyaka ile 2 hazırlık maçı yapacak olan Konyaspor, Cumartesi günü de Ş. Urfaspor’la 3. hazırlık maçı yapmayı düşünüyor. Bu hazırlık maçından sonrada 8 Ocak’ta kamp bitecek, 9 Ocakta Konya’da hazırlıklara devam edilecek. Biliyorsunuz ligin zirvesini zorlayan Elazığspor ve Kasımpaşa ile peş peşe iki deplasman maçına çıkacak.

Torku Şekerspor’un kamp dönemi…


Torku Şekerspor’da Konyaspor gibi Kamp yeri olarak Antalya- Belek’i seçti. Kaya otelde önceki gün başlayan kamp devam ediyor. Teknik Direktör Mustafa Çapanoğlu ile sık sık konuşuyor, takımla ilgili bilgiler alıyorum. Hedefi belirlemişler, bu sezon ilk ikiye giremeseler de Play Off’tan Banka Asya 1. ligine çıkmak. Çapanoğlu, takımda eksiklerin olduğunu, en azından 3-4 oyuncu transfer edeceklerini söyledi. Torku Şeker’in kamp dönemi de kısa sürecek. Türkiye Kupası 3. tur eleme maçları 11- 12- 13 Ocak tarihlerinde yapılacak. Tahminen 11 Ocak’ta Fenerbahçe ile karşılaşacaklar. 9 Ocak’ta kamp bitiyor ve Konya’ya dönüyorlar.

Halil Üner çekip gitmiş..


Torku Selçuk Üniversitesi Baş Antrenörü Halil Üner, sessiz sedasız Trabzonspor’la anlaşıp, Konya’dan vedasız ayrılmış. Kime kızdaysa. Açıklaması çok yersiz. Neymiş “Konya’da beklediği heyecanı duyamamış”.. Takım şampiyonluğa oynuyor, başka heyecan olabilir mi. Üst üste kazanılan 8 galibiyet serisi var. Bir yöneticiden öğrendim. Trabzonspor’dan önce 2 kulüple daha anlaşmış ama gitmemiş. Demek ki Halil hocamız Torku Selçuk Üniversitesi takımını çalıştırırken, başka kulüplerle de nikaha hazırmış. Halil Üner deneyimli ve olgun bir teknik adam. Neden böyle yaptığını net bilmiyorum ama, kulübe yakın bir dostumdan öğrendim. Yönetim kurulundan bazı kişiler, teknik adam arayışına girmişler. Bunu da Halil Üner duymuş. Sanki intikam alırcasına, bu kez de kendisi takım aramaya başlamış. Kimin hatalı olduğu konusunda ön yargılı değilim ama, yapılan iki harekette yanlış. Kıssadan hisse, üzerine alınan alınsın. Ya da o kişiler kendilerini biliyorlardır.

OBerk/YMeram


Fırsat Bu Fırsat: Arsenal 1-0 Queens Park Rangers

Arsenal yılın son maçına Emirates Stadı'nda Queens Park Rangers'ı konuk ederek çıktı. Maç öncesinde Robin Van Persie'nin rekor için son fırsattı. Arsenal'in oynadığı son Queens Park Rangers maçı olan 2001'deki FA Cup maçında kadroda yer alan Tony Adams ve Arsenal'e New York Red Bulls'dan 2 aylığına kiralanan Thierry Henry tribünlerdeki yerlerini almışlardı.

Geçtiğimiz Salı Wolves maçında hastalığı nedeniyle yer almayan Theo Walcott yeniden on birdeki yerini alırken, Arshavin, Gervinho yerine sahadaydı. Ramsey ise oyun kurucu rolünde Rosicky'den formasını geri alarak başladı.

Maç oldukça durgun başlarken bunun esas sebebi Queens Park Rangers'ın on oyuncusuyla kendi yarı alanında, orta saha çizgisi ile ceza sahası önü arasında yoğunlaşarak alan daraltmasıydı. Arsenal'de bu soruna ilk 20 dakika boyunca çözüm üretemedi ve pozisyon bulmakta zorlandı. Ardından Robin Van Persie ile fırsatlar yakaladı Arsenal. QPR'ın bulduğu nadir fırsatlarda da Szczesny başarılı işler çıkardı.

İlk yarıda yine çok sayıda korner fırsatı yakalamamıza rağmen bunları değerlendirmede hala başarısızız. Kornerden gelişen bir pozisyonda Koscielny'nin şutunu QPR savunması elle engellemesine rağmen hakem Arsenal'i durdurma adına çıktığı maçta net penaltıyı vermedi. Daha öncesinde de Taarabt'ın Arshavin'e attığı dirseği görmezden gelerek oyunu devam ettirdi. Hatta bir ara kontrolünü o kadar kaybetti ki Koscielny'nin yaptığı faulde Vermaelen'e sarı kart göstererek işleri çığırından çıkardı.

Robin Van Persie ilk yarıda kalitesiyle ve yeteneğiyle çok rahatlıkla gole çevireceği net pozisyonlar kaçırdı. Wolves maçıyla birlikte bu kaçan gollerin rekor baskısı olduğunu düşünüyorum. Arshavin ise bildiğimiz Arshavin olarak sahadaydı. Hiçbir şey yapmadı. Walcott geçirdiği hastalığını da hesaba katarsak başarı sayılabilirdi.
Yazının ilk yarı kısmında hakem bölümüne beş satır ayırmış olmam sanırım maçın bir numaralı isminin kim olduğunu gösteriyor. Hakemin dengesiz kararları oyunun akışını da önemli ölçüde etkiledi.

İkinci yarıda QPR biraz daha ofansif görünmeye başladı. Kanatlardan Vermaelen ve Djourou'ya zor anlar yaşatmaya başladılar. Szczesny bu bölümde de önemli kurtarışlara imza attı. Sarı kartlı Vermaelen'in fazla açık vermesi ve kırmızı riski nedeniyle Coquelin oyuna girerek sol beke önlem alındı. QPR'ın daha ofansif oynaması Arsenal'in de kontra atak yakalamasına fırsat tanıdı.

İlk olarak Ramsey, Walcott'u rakip sahada tek başına bırakacak pası attı. Ancak Walcott hayatının en kötü vuruşlarından birini yaparak topu auta attı. Sonrasında Wright-Phillips'in topu Arshavin'e hediye etmesiyle gelişen atakta Robin Van Persie golünü atarak hem bu maçtaki talihsizliğine hem de bir takvim yılı içerisinde en çok gol atma rekorlarından Henry'nin 34 gollük rekoruna son verdi.

Arsenal öne geçmesine rağmen oyunun tam olarak kontrolünü ele almayı başaramadı. QPR yine tehlikeli pozisyonlar bulmaya devam etti. Topla oynama konusunda ilk yarıya oranla çok daha rahattılar. Szczesny de kalesinde güven vermeye devam etti. Barton'ın Arteta'ya attığı dirsek yine hakem tarafından es geçildi.

Sahada yaptığı ikram asist dışında hiçbir şey yapmayan Arshavin yerini Rosicky'e bıraktı. Zaten Arshavin'in bu sezon akıllarda kalan Swansea maçındaki gol de kalecinin hediyesiydi. İkram olmadan hiçbir şey yapmayan bir adam. Bana göre Arsenal'deki son maçını oynadı. İlerleyen dakikalarda ise Walcott yerini Gervinho'ya bıraktı.

Oyuna girdikten sonra Gervinho önemli iki fırsat yakaladı ama gol atma konusundaki zaafiyeti burada da kendisini gösterdi. Maçın son bölümlerinde iki takımda yorgunluk belirtileriyle oynadı. Net bir pozisyon yakalanamadı.

Maç öncesinde Man Utd.'ın Blackburn'e kendi sahasında 3-2 yenilmesi, aynı anda başlayan maçlardan Chelsea evinde Aston Villa'ya 3-1 kaybetmesi ve Tottenham'ın da Swansea deplasmanında berabere kalarak puan kaybettiler. Geçtiğimiz hafta kaçırdığımız fırsatı bu hafta elde ettik yeniden. Altıncı girdiğimiz haftada yeniden ilk dörde girmeyi başardık. Robin Van Persie de Henry'den rekoru alarak muhteşem yılını istediği gibi sonlandırdı. Arsenal'in efsaneleri arasına adını yazdırdı. Yeni yıla güzel giriyoruz. Umarım 2012 yılı da güzel devam eder.


Emrah Partal / Genc Arsenal
Related Posts with Thumbnails