30 Aralık 2011 Cuma

Arsenal - Queens Park Rangers Maç Öncesi

Eskilerden // English League Division One Maçı // Queens Park Rangers vs Arsenal

Yılın son Arsenal maçı olacak Queens Park Rangers maçı. Yılı güzel kapatmak adına iç sahada yeni yıl öncesi harika bir fırsat olacak. Salı günü oynadığımız Wolves maçında berabere kalarak rakiplerin yoğun şekilde puan kaybettiği bir haftada fırsat tepmiştik. Wenger bunun oyuncularına bir ders olması gerektiğini belirtmişti. Ders alınıp alınmadığını görebileceğimiz bir maç olacak buna rağmen rakiplerimizin de puan kaybedip kaybetmeyecekleri şüpheli.

Arsenal'de Wolves maçı kadrosundan son anda hastalığı nedeniyle çıkarılan ve yerine Yossi Benayoun'un oynadığı Theo Walcott'un bu maçta forma giymesi bekleniyor. Bunun dışında Olimpiakos'un transfer gündeminde olan Tomas Rosicky'nin yerini yeniden Aaron Ramsey'e bırakacağı tahmin ediliyor.

Sakatlıkları süren Bacary Sagna ve Kieran Gibbs'in Ocak sonunda, Jack Wilshere'in ise Şubat ortasında formalarına kavuşmaları bekleniyor.

Queens Park Rangers'ta ise en ciddi eksik savunmanın önemli ismi Anton Ferdinand olarak görünüyor. Ancak Ferdinand, Liverpool maçında sakatlanmıştı ve QPR son üç maçtır onsuz oynuyor ve alışmış sayılabilirler.

Maça dair ilginç notlardan biri ise Queens Park Rangers'tan sahada olması beklenen Armand Traore, Matt Connolly ve Jay Bothroyd'un Arsenal Akademisi'nden yetişmiş olmaları.

Maça dair ekstra bir şeyler yazmaya da gerek yok. Arsenal eğer ilk dört hedefine ulaşmak istiyorsa (ki benim için Spurs'ün önünde bitirmek ilk dörtten daha önemli) bu maçı her türlü kazanmak zorunda. İç sahadaki puan kayıpları çok daha yaralıyıcı olduğu için bırakalım deplasmanda kaybedelim puanları. İç sahadaki tüm maçları kazanalım yeter.

Ve Muhtemel 11'ler;


Emrah Partal / Genc Arsenal

28 Aralık 2011 Çarşamba

Kapı Duvar : Arsenal 1-1 Wolverhampton Wanderers


Maçı söylediğim gibi canlı izleme fırsatım olmadı ancak daha sonra indirerek tamamını izledim. Şimdi maçı değerlendirme yazımı yazabilirim.


Arsenal maça sakatlığı geçen Djourou ile sağ bekte, Aston Villa maçında cezasını çeken Song ile önliberoda, yoğun maç programı nedeniyle dinlendirilen Ramsey yerine Rosicky ve maç öncesinde hastalığı nedeniyle kadrodan çıkartılan Walcott yerine Aston Villa karşısında üç puanı getiren golü atan ve Wenger'in övgüsünü kazanan Benayoun ile başladık.
Szczesny
Djourou-Mertesacker-Koscielny-Vermaelen
Song
Arteta-Rosicky
Gervinho-Van Persie-Benayoun

Arsenal maça ev sahibi olmanın ve Arsenal olmanın etkisiyle top hakimiyetiyle başladı. Zaten bunun dışında bir şey de beklenemezdi. Gervinho maça oldukça istekli başladı. 8. dakikada ise kazanılan bir topta uzun zamandır görmeyi özlediğimiz şekilde bir kontra atak golü attık. Rosicky kazandığı top ile takımı direkt olarak hücuma kaldırdı. Ardından topu Benayoun'a verdi ve o da savunma arkasına koşu yapan Gervinho'yu topla buluşturarak asistini yapmış oldu.

Golden sonra Arsenal oyununun temposunu fazla yükseltmek istemezmişçesine savunmada pas yaptı. Bu arada topla oynama yüzdemiz %77'ye kadar ulaştı. Robin Van Persie ile gol pozisyonlarına girdi Arsenal ancak bunlarda skoru arttıracak sayıyı bulamadı. Özellikle 30. dakikadaki pozisyonda kaleci Hennessey harika bir kurtarış yaptı.

Wolverhampton ofansif anlamda Djourou'nun hataları nedeniyle yakalamaya yaklaştığı pozisyonlar dışında etkisizdi ilk yarı boyunca. Ta ki 38. dakikaya kadar. Djourou'nun vurduğu top Mertesacker'in sırtına çarpıp kornere gitti. Korner atışında uzaklaştırılan top Hunt'ın önüne düştü. Hunt'ın topu Benayoun'dan kurtardıktan sonra çektiği şutta top savunmadan sekip bir nevi Fletcher'ın kafasına gitti ve o da bu fırsatı değerlendirerek skoru eşitledi. Yediğimiz gol özetle "Son Durak" serisinin futbola uyarlanmış bir sahnesi gibiydi. 1-0'dan sonra skorun artmasına engel olan Wolves takımı beraberlik ile birlikte daha dikkatli ve başarılı bir oyun sergileyerek ilk yarıyı istediklerinden fazlasıyla tamamladılar.

İlk yarıda Djourou kabus gibi bir maç çıkarırken sağ bekte, Song da bir maçlık dinlenme sanki ters etki yaratmış gibi basit paslarda bile sıkıntı yaşar haldeydi. İlk 20 dakika sahada oldukça aktif olan Gervinho ise dakikalar ilerledikçe kayboldu.

İkinci yarıya da topun hakimi golü arayan taraf olarak başladık. İlk bölümde net bir pozisyona giremedik buna karşın. Skorun 1-1 olmasının da etkisiyle hakemin verdiği kararlar taraftarın ve oyuncuların kontrollerini biraz kaybetmesine yol açtı. Vermaelen sadece itirazdan alakası olmadığı bir pozisyonda sarı kart gördü. Pozisyonun başrol kahramanı iken yaptığı itaraza ise bir şey diyemedi hakem. İkinci sarı kart psikolojisi olarak yorumlayabiliriz.

Sonuç alınamayan ikinci yarının ilk bölümü sonunda Wenger oyuna müdahale ederek ilk golün asistini yapan Benayoun'u oyundan alarak Arshavin'i sahaya sürdü. Arshavin'in sayesinde olmasa da Arsenal önce Van Persie'nin frikiği ardından Mertesacker'in yakın mesafeden yaptığı kafa vuruşları ile gole çok yaklaşmasına rağmen kaleci Hennessey inanılmaz iki kurtarış yaptı. 70. dakikada kendisine yapılanharekete faul çalınmamasına sinirlenen Song önce skorer Fletcher'ın ayağını yerden kesti sonrasında Hunt'a sert bir müdahalede bulundu. Hakem Song'a sarı kart göstererek inanılmaz bir hata yaptı. Hareketlerin sertliği, kastı ve zamanları nedeniyle kırmızı kartı hakettiği aşikardı. Wenger'de tehlikeyi farkederek iki dakika sonra Song'u oyundan alıp Ramsey'i sahaya sürdü.

Maçın gerginliğinin giderek artmasından dolayı maçın kontrolünü kaybeden hakem 75. dakikada yine anlamsız bir kararla sarı kart görmesi gereken Milijas'ı oyundan atarak ikinci kez Arsenal lehine karar verdi. Rosicky, Arteta ve Ramsey üçlüsü oyunu mükemmele yakın şekilde yönlendirmelerine karşın Robin Van Persie bir türlü Wolves savunmasını ve kaleci Hennessey'i geçmeyi başaramadı. Van Persie'nin frikiğini kurtardıktan sonra Barcelona'ya attığı gole benzeyen pozisyonda Hennessey topu ayağıyla kurtardı.

Son yıllarda gördüğüm en ateşli seyirci grubuyla oynanan bir maçtı. Gerek hakemin kararları gerekse galibiyetin çok bir fark yaratacak olması nedeniyle atmosfer inanılmazdı. Bu maçı canlı izleseydim sanırım ekran karşısında kanepelerin üzerinde zıplar sağa sola yumruk atardım. Skorunu bildiğim halde tekrardan izlediğim bir maçta inanılmaz heyecan yaptım.

Arsenal yine sonuna kadar hakettiği bir maçta galibiyet elde edemedi. Zaten son yıllarda kupa bazında başarısız olmamızın tek nedeni bu. İyi oynamadığımızda kazandığımız maç sayısı sezonda üçü geçmezken iyi oynarken kazanamadığımız en az 6-7 maçımız oluyor. Bu maçlarda takımın kupalardan elenip şampiyonluk yarışından kopmasına neden olan maçlar oluyor her sezon.

Maç sonrasında şunu söyleyebiliriz ki Rosicky, Benayoun ve Arteta orta sahası son zamanların en etkili orta sahası oldu. Rosicky ve Benayoun'un dikine oyunları pozisyon üretmedeki başarımızı arttırdı. Buna rağmen bek mevkiine kesinlikle bir çözüm bulunması gerekiyor. Geriden destek gelmemesi kanat oyuncularına fazla yük bindiriyor ve kademeli savunma karşısında etkisiz kalmalarına neden oluyor.

Bu maçtaki kaybı şu şekilde yorumlayınca o kadar da dokunmuyor sanki insana. Aston Villa deplasmanından beraberlikle dönüp, Wolverhampton'ı yensek aynı puan ama farklı bir hava olacaktı. Bu nedenle totale bakarak yorum yapmamız gerektiğini ve bunu çok büyük bir kayıpmış gibi göstermememiz gerektiğini düşünüyorum. Rakiplerin puan kayıplarında önemlidir kazanmak. Ama son haftalarda göstermiş olduğumuz saha içi performans sezonun kalanına daha umutlu bakmamıza neden olmalı bence.

Bir de artık takımdaki gelecekleri neredeyse olmayan Arshavin ve Chamakh'ı her maç kurtarıcı diye oyuna almaktansa gelecek sezonun planlamasını da düşünerek Alex Oxlade-Chamberlain ve Park'a biraz daha fazla şans vermeli Wenger sanki.

Emrah Partal / Genc Arsenal

27 Aralık 2011 Salı

Arsenal - Wolverhampton Wanderers Maç Öncesi

Londra metro çalışanlarının yaptığı grev nedeniyle dün oynanması gereken Wolverhampton maçı bugüne ertelenmişti. Dün oynanan maçların ardından Arsenal'in ekstra bir motivasyon ile maça çıkacağını söylemek mümkün. Çünkü Chelsea, Liverpool ve Man City berabere kalarak puanlar kaybettiler. İlk dört hedefimize ulaşmak için yarın alacağımız üç puan Man City mağlubiyetini ve Fulham beraberliğini telafi etmemiz anlamına gelecek.

Robin Van Persie, Aston Villa maçında attığı penaltı golüyle Thierry Henry'nin gol rekorunu egale ederken hedefini Alan Shearer olarak belirledi. Bunun için yıl başına kadar 3 gol daha atması gerekiyor. Bu maçta hat-trick yapması çokta olanaksız bir şey değil. Ancak Wenger'in maç öncesindeki açıklamaları soru işaretleri yarattı.

Wenger, Van Persie'nin rekoru kırmasının onun kadar kendisini de sevindireceğinden bahsederken, bununla birlikte 7 günde üç maç oynaması da sağlığı açısından riskli olabilir, arada dinlendirilmesi de gerekiyor şeklinde konuştu. Bu açıklamalar sonrasında Robin'i yedek başlarken görürsek şaşırmayalım.

Arsenal'de maç öncesinde sakatlıklarla ilgili çok keyifli haberler yok açıkçası. Sadece sakatlıktan dönüş tarihleri belli olan oyuncuların süreli kısalıyor o kadar. Bu sakatlıklarla başımız her sezon dertte ve değişen bir şey olmuyor maalesef. Menajerlik oyunlarından aşina olduğumuz Injury Prone oranı yüksek olan oyunculardan seçiyoruz sanki aldığımız adamları. Wolverhampton'da ise önemli orta saha oyuncusu Jamie O'Hara sakatlığı nedeniyle oynayamayacak.

Szczesny
Coquelin-Mertesacker-Koscielny-Vermaelen
Song
Arteta-Ramsey
Walcott-Van Persie-Gervinho

Arsenal, Premier Lig'de bu sezon sadece iç saha açılış maçı olan Liverpool maçında yenilgi alırken sonraki 7 maçın 6'sını kazanma başarısı gösterdi. Wolverhampton ise bu sezon deplasmandan en az puan alan üç takımdan biri konumunda.

Maç saati 17:00 olarak belirlenmiş durumda. Benim eve gelmem maalesef 18:45'ten önce olamıyor. Bu nedenle maçı kaçıracağım kesin. Eğer yayıncı kuruluş tekrarını verirse muhakkak izleyeceğim. Olmazsa maçı indirerek izleyeceğim.

Son olarak Guardian'ın tahmini kadrosunu da verelim;



Emrah Partal / Genc Arsenal

25 Aralık 2011 Pazar

Göztepe'de Çözüm Arayışları #2


Altınbaş Yönetimi ile Amatör Küme'den Bank Asya'ya kadar yol aldık. Bu zorlu yolda kimi zaman yanlış, kimi zaman ise doğru adımlar atıldı. Herkes zaman zaman belki de istemeyerek Göztepe'ye zarar verdi. Zaman zaman futbolcularımız, zaman zaman teknik heyetlerimiz, zaman zaman taraftarımız ve zaman zaman da yönetimimiz attığı yanlış adımlarla Göztepe'ye ve kendilerine zarar verdiler. Bu yanlışlıklar durumundan en zararlı ne yazık ki teknik direktörler çıkmakta.

Futbolcuların hepsini sezon ortasında yollama, taraftara, sen takıma zarar verdin bundan sonra tribüne gelme deme gibi bir durum söz konusu olmadığından, Altınbaş Yönetimi'nin de kulübün kağıt üzerindeki sahibi olduğundan başarısızlıklarımızda başı yanacak olan ilk birim olan teknik heyetin yine başı yanmıştır. Kızıltan camiadaki baskılara dayanamayıp istifasını Yönetim Kurulu'na sunmuştur. Kendisine bugüne kadar Göztepe'ye verdiği emekten dolayı teşekkür ederiz.

Göztepe'nin büyük taraftarı geçen sene şampiyon olmasına rağmen ve bu sene işler kötü giderken de Kızıltan'a bir türlü alışamadı. Aralarında istenilen bağ bir türlü kurulamadı. Özellikle geçen seneki şampiyon kadronun iskeletini bozup, taraftarın gönlünde taht kurmuş, Tsubasa Tayfun'u, Cesuryürek Ferhat'ı, Vefakar İzzet'i hiçbir nedene dayandırmadan bu takımdan yollayınca Kızıltan ile aradaki uçurum daha da büyüdü. Tepkiler çığa dönüştü, Kızıltan için dayanılmaz bir hal aldı ve sonunda istifaya kadar götürdü kendisini.

Her son bir başlangıç zırvasıyla biz de şimdi yeni bir sayfa açıp çağa ayak uyduralım zamanlarındayız. Eğri oturup doğru yazalım. Bana kalırsa yönetimimiz birçok güzellikler ve doğru işler yaparken dört kez büyük yanlış yapmıştır. Bu hatalar elbet olacaktır ancak önemli olan bunların tekrar etmemesidir.

Birinci hata; Amatör Küme'deyken yeterli kadro yapısı kurulmamış ve takım Amatör Küme'den 3. Lig'e çıkma yolunda başarısız olmuştur.

İkinci hata; 3. Lig'den, 2.Lig'e çıkılan sene şampiyon takımın iskeleti tamamen bozulmuş, çok yıpranan Akif Başaran'ın işine zamanında son verilmemiştir.

Üçüncü hata; 2. Lig'de Play Off'a zar zor kalan takımın başına Erol Azgın gibi deneyimsiz ve kariyersiz bir teknik direktör getirilmiş koca bir sene heba edilmiş "Her sene bir üst lige, el ele Süper Lig’e" sloganı terk edilmiştir.

Dördüncü hata; 2. Lig'den, Bank Asya 1. Lig'e çıkılan sene şampiyon takımın iskeleti tamamen bozulmuş, çok yıpranan Özcan Kızıltan'ın işine zamanında son verilmemiştir.

Yazılan ikinci ve dördüncü hata arasında bakıldığında sadece figüran farkı vardır. İkinci hatadan sonra yapılan üçüncü hata, dördüncü hatadan sonra bir beşinci hata olarak yapılır mı? Elbet yapılmaz. Yapılmamalı. Koskoca Holdingi yöneten, kurtlar pazarında kapitalizmin kuralları ile dövüşüp ayakta kalan ve büyüyen kurumsal bir yapıyı çalıştıran, yöneten kişiler böyle aynı hataları sıklıkla yapma lüksüne sahip değiller.

Şimdi Başkan Altınbaş'ın önünde iki yol var. Ya yine Erol Azgın ayarında bir teknik direktör getirmek gibi bir hata yapacak ve aynı hatayı tekrarlamayı sürdürecek. Ya da Giray Bulak gibi, Metin Diyadin gibi, Ersun Yanal gibi, Ümit Kayıhan gibi bir hocayla anlaşıp gerekli takviyeleri yapacak ve yarının takımını oluşturmaya başlayacak. Umarım hem kendisi hem kulüp için doğru kararı alacaktır.

Bir söz de Ali Gültüken'e. Taraftarımızın kendisine tepkisi vardır. Bu tepki aşırı ve doğal bir tepkidir. Ama çıkıp da başarısızlığa göğüs gerer, daha güzel günler için daha sıkı bir çalışmanın içinde olacağının teminatını verir, taraftara bir adım atarsa ben inanıyorum ki taraftarımız da kendisine adım atacaktır. Böyle diyalogsuzlukla aradaki buzlar erimez daha da artar. Ama bu kadar sessizlik iyi değil. Kendisini yönlendiren yok mudur bilmiyorum, ama bir an önce ortaya çıkıp Göztepe için burada olduğuna ve elinden geleni yapacağına tekrar inandırması gerekmektedir taraftarı. Kendisinin futbol tecrübesi tartışılmaz ancak diyalog kısmının zayıf kaldığını gözlemliyorum. Kaldı ki çıkıp, "Özcan Kızıltan sezon başı şu oyuncuların gönderilmesini istedi" dese, "Biz de hocanın işine karışmak doğru olmaz diye gerekeni yaptık" dese belki de diyecek pek bir şeyimiz kalmayacak. Ancak dediğim gibi bir adım gerekmekte.

Yine de sağol Kızıltan. Kızdık, yıprandık, yıprattık. Gelecek işlerinde başarılar dilerim.

Teknik Direktör adaylarım; Giray Bulak, Ersun Yanal, Metin Diyadin ve Ümit Kayıhan.


necdeterdeniz@gozgoz.net

Kritik Tarih; 30 Aralık

  • 16 HAFTALIK ilk bölüm sona erdi. Konyaspor’un ilk etabı bu noktada tamamlayacağını kimse düşünmüyordu. Yaşanan türlü sıkıntılara rağmen genç ağırlıklı kadronun gösterdiği performans ve topladığı puan alkışlanmaya değer. Futbol Federasyonu bu yıl lig takvimini yaptığı değişikliklerle allak bullak etti. Şike soruşturmasına bağlı geç başlayan liglerde, hafta içi maçları sıklıkla oynanırken, ilk 16 haftada nasıl geçti anlayamadık. Takımların birçoğunun kadrosunun dar olması bazı maçlarda 18 kişilik futbolcuyu bile sahaya sürememelerine neden olurken, en dezavantajlı görülen Konyaspor beklenilenin aksine, genç kadrosuyla bu sıkışık maç takvimi arasından alnının akıyla çıktı.

  • ÇOK iyi bir kaleciye sahip olan yeşil-beyazlılar mükemmel diyebileceğimiz defans oyuncularının da katkısıyla ilk yarıyı zirve takımları arasında tamamladı. Elbette ileri uçta ve orta sahada aksamalar oldu. Bu mevkilerde alternatifin olmayışı hatta bazı futbolcuların mecburiyetten alışkın olduğu mevkilerin dışında oynaması, göze hoş gelen oyunu sıklıkla göremeyişimizdeki etkenlerdendi. Her şeye karşın Osman Özdemir eldeki malzemeyle en iyisini sunmaya çalıştı ve ilk 16 haftada yönetimindeki ekibi başarılı oldu. Şimdi ilk yarıdan çok daha zor geçecek 18 maçlık bir periyot daha var önümüzde.

  • KONYASPOR’UN ilk bölümdeki mevcut kadrosuyla bundan daha kötü bir performans göstereceğini düşünmüyorum. Tabi ki kadronun muhakkak korunması gerekiyor. Gökhan Emreciksin ve Hakan Aslantaş’ın durumları kesinlik kazanmadı. Sezon başı özel bir mukaveleyle takıma geri dönen ve devre arasında gitmek isteyen Gökhan Emreciksin ile sözleşmesi devam etmesine karşın Süper Lig’den teklifler aldığını belirten Hakan Aslantaş yeşil-beyazlı yöneticileri terletmeye devam ediyor. İki isminde ne denli Konyaspor’a yararlı olduğu ortada.

  • YÖNETİMİN iki futbolcuyla da görüşerek mantıklı bir teklif sunduğunu biliyoruz. Birkaç gün içinde Gökhan ve Hakan’ın durumlarının netleşmesi ve takımda kaldıklarının açıklanmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Transfer yasağının kaldırılması umudu belirse de Gökhan ve Hakan’ın ikna edilerek takımda kalmasının sağlanması yönetimin devre arasındaki en büyük hamlesi olur. Bakınız her türlü sıkıntıya rağmen, zirvenin sadece 3 puan gerisinde şampiyonluk potasına giren bir takımımız var. Ertuğrul’un da ikinci dönemde takıma gireceği düşünülürse, hem lige ısınan genç futbolcular, hem de kadroda tutulan yıldızlarla, Konyaspor şampiyonluğu sonuna kadar kovalayacaktır.

  • AHMET Şan başkanlığındaki yönetim göreve geldiği günden beri hiç durmadan çalışıyor. Bir yandan iş bilmezlerin yaptığı transferler nedeniyle yaşanan sıkıntılar aşılmaya çalışırken, bir yandan da mevcut kadronun korunması için uğraş veriliyor. Ay sonuna kadar acil ödenmesi gereken borçlar var. Konyaspor’da 1 dakika oynamadan borçlandırıldığımız futbolcularla ilgili FIFA’ya aksetmiş sorunların çözülmesi için son tarih 30 Aralık.. 1.5 Milyon’u bulan bu faturanın ödenmemesi halinde Milos ve Theou’de yaşadıklarımızın daha ağırını bize yaşatacakları kesin.

  • KONYASPOR FIFA’daki dosyalarını kapatmak için çok önemli biri isimle çalışıyor. Futbol Federasyonu’nun eski başkanı Levent Bıçakçı’nın avukatlığını üstlendiği Konyaspor’un belalardan kurtarılması için yoğun bir çalışma yapılıyor. Sayın Bıçakçı’nın FIFA ve UEFA’daki etkisini biliyoruz. Transfer yasağının kaldırılması umudunun ortaya çıktığı bir dönem içindeyiz. Gerçi kamuoyu transfer yasağı kaldırılsa bile transferin yapılmamasını istiyor ama uzun lig maratonunda ve olası play-off eşleşmelerinde yapılacak transferlerin son derece fayda getireceği kesin. Bakalım Konyaspor kritik tarih 30 Aralık’a kadar gerekli adımları atıp yeni yıla bambaşka hedeflerle girebilecek mi?

TDurmaz/YMeram

23 Aralık 2011 Cuma

Mesut Özil & Bartınspor

Öz'e dönmek güzeldir, hele hele bir şeyleri elde ettikten sonra;
"Seni sevenleri sevmek, sevdiğini yakinen belli etmek" o da o da güzeldir.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Zor Maçlardan Biri | Konyaspor 2-1 Göztepe


Maç öncesi kimisinde heyecan kiminde gerginlik var. Kale arkası tribünler kapatılmış. Maraton ve Yeşiller, kadim bir rakip karşısında, koskoca Konyaspor’un tüm taraftarına yetmiş, hatta boşluklar bile kalmış. TRT Anadolu’dan yayın alan yerel kanallar da maçı yayınlayınca hava güzel olmasına rağmen kimse evinden çıkmamış. Yıllar önce iki takımın da ikinci ligdeyken oynadığı ve koltuksuz tribünlerde 30 bin kişinin olduğu maçı hatırladım. “Beceriksiz yöneticiler takımları ne hale getirdiler” diye bir kez daha hayıflandım.

Havayı koklamak için tribünlerin altındaki koridorlarda biraz gezindim. Başkan Ahmet Şan biraz gergindi. “En zor maçlarımızdan birine çıkacağız” dedi. Göztepe’nin gücünden değil hakemin isminden korkuyordu. 2006 yılında Fenerbahçeli Anelka’nın “el” marifetiyle attığı golü yardımcılarıyla birlikte görmezden gelen, iptal edemeyen ve Konyaspor’u harcayan hakem Özgüç Türkalp yıllar sonra ilk kez bu maça verilmişti. Aslında başka bir ülkede olsanız “hata yapmıştır, olur böyle şeyler, ömür boyu o takımın maçına verilmeyecek değil ya” denebilir. Ancak burası Türkiye ve hakeminden futbolcusuna kadar herkes duygularının esiri. Nitekim beklenen oldu. 6. dakikada Robak’ın düşürüldüğü ve bence penaltı olan pozisyonu “günah çıkarıyor” demesinler diye es geçti. Bu yüzden yönetim bu hakem atamasına maç öncesi açıklama yapıp tepki göstermeliydi. Eyyamcılığıyla ünlü bu hakem rahat bırakılmamalıydı.
Penaltı es geçildi ama neyse ki, yedek kulübesinde (toplam 16 kişilerdi) ve saha içinde eksiklerle gelen Göztepe karşısında, Konyaspor, maçı başından itibaren kontrolü altına aldı. Erdinç’in sakatlanıp yerini Abdülkerim’e bırakması, Perez’in yerine Mahamadou Kere’nin oynaması bile takımın hücum yapma isteğini azaltmadı. Robak ve Ali Dere’nin ortaklaşa ürünü olan gole, sadece Ali Dere’ninligdeki ilk golü olduğu için sevindim. Basit bir goldü. Ancak Gökhan Emreciksin’in asistine ve Recep Aydın’ın dar açıdan attığı o güzel gole şapka çıkartıyorum.

Osman Özdemir’in takım 2-0 önde olmasına rağmen hala hücuma müsaade etmesini, Marcin Robak’ın harcadığı pozisyonlarla diğer oyuncuların moralini bozmasına izin vermesini ise şiddetle eleştiriyorum. Kontrol kimde anlamıyorum bazen. Oyuncuya hiç müdahale edemeyecek, kontrolü de futbolcuların eline bırakacaksanız teknik direktöre ne ihtiyaç var? Neyse ki bu basit rakipten bir golden fazla yemediler de 3 puan alındı. Ve bu galibiyet taraftarla takımın arasındaki tüm buzları eritti. Ligden düşen Konyaspor imajı, artık yerini gençler ve tecrübelilerin özveriyle oynayıp şampiyonluk istediği bir takımın görüntüsüne bıraktı. Futbolcuların maç sonrası coşkuyla tribünlere gidip taraftarla kucaklaşması çok güzeldi.
Göztepe maçında tribünde gördüğüme sevindiğim iki isim vardı. Biri Konya’nın sporda en önemli mevki olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne getirdiği Mehmet Baykan, diğeri de Konyaspor’dan kötü ayrılan Bahattin Karapınar’dı. Mehmet Baykan’ı gören herkes ya gurur duymuş ya da gıpta etmiştir ama Karapınar için protokolde büyük ihtimalle homurdanmalar olmuştur. Ahmet Şan yönetimindeki bazı isimlerin, Karapınar’a neden tepki gösterdiğini de anlamış değilim. “Konyaspor çok kötü durumdayken, çok daha acil ödemeler varken, son gelen paranın 500 bin lirasını neden kendisine aldı” diye arkasından konuşuyorlarmış. Bunu söylemeye Zeki Çimen dışında kimsenin hakkı yok. Çünkü Karapınar O’nun için böyle bir eleştiri yapmıştı. Tamam kulağa hoş gelmiyor ama Zeki Çimen ve Harun Aydın gibi mali durumu çok daha iyi olan onlarca isim kuruşu kuruşuna parasını alıyorsa Bahattin Karapınar niye almasın? Keşke verdikleri emanet paraları adlarına yakışır şekilde, en azından “Konyaspor’un ismini kullandıkları” süre kadar emanette bıraksalar. “100 bin lira hibe ettim ya da şu kadar yıl oldu, daha paramı almadım” diyen varsa isminden övgüyle bahsedeceğim. Eskisi gibi deplasman bile karşılamıyorlar. Nerde öyle gerçekten cömert yöneticiler.


Pawelek xx,

Hakan Aslantaş, Erdinç (Abdülkerim dk. 24) , Selim ,Muhammet

Gökhan (Rifat dk. 90+2 ), Recep,Kéré , Serkan ,Ali (Serbay dk. 73 ),

Robak

YEDEKLER: Ercüment, Tolga, Niyazi, Can

TEKNİK DİREKTÖR: Osman Özdemir


SAkyuz/Memleket

14 Aralık 2011 Çarşamba

Göztepe'de Çözüm Arayışı

İyi ve seyir zevki yüksek futbolun kaliteli futbolcular ve kaliteli teknik adamlarla oynanabildiğini futbolu takip eden herkes az çok bilir. Bu iki kaliteden biri eksik olsa dahi orada futbolun iyi olması beklenemez. Hele hele hem kadronuz hem de teknik adamınız bir çok yönden eksikse başarılı olma şansınız imkansızdan bir adım geridedir.

Göztepe’miz birkaç haftadır üst üste aldığı puanlarla korkulu rüya görmekten kurtuldu fakat bu aldığımız puanlar büyük ve ciddi sorunlarımızın üstünü maalesef örtmedi. Bucaspor mağlubiyeti bizi bir kez daha gerçeklerimizle yüzleştirdi. Kadromuz zayıf, taraftar demoralize, teknik direktörümüz uzatmaları oynuyor. Haftalar sonra takımımızın birkaç galibiyet üst üste alması elbette bizi mutlu etti, fakat sorunlarımızın içinde alınan bu puanlar sadece ve sadece iyi niyetli mücadelenin bir karşılığıydı. Futbolcularımızın özverisi ve sahada savaşması bu puanları getirdi, fakat işte bu serinin de sonu bu maçta geldi. Gerçeklerle yüzleşmemiz gerekliliğini bir kez daha gördük bu akşam.

Herkesin devre arası için alması gereken dersler var, fakat artık açıkça bir kez daha görüldü ki yeni bir teknik adamla çalışmamız gerekiyor. Bir teknik adam takımı galip gelmişken bile eleştiriliyorsa, takımı gol atınca istifa diye stat inliyorsa artık orada durmamalıdır. Bu saatten sonra Özcan Kızıltan ve Göztepe taraftarı arasındaki buzlar erimez ve baktığımızda iki tarafın da haklı olduğu yanlar olabilir. Kavga etmek yerine bir an önce ikinci yarı için doğru adımları atmak gerekiyor. Yönetim kurulumuzdan bir an önce radikal kararlar bekliyorum, fakat şu ana kadar böyle bir adım atılmadı. Özcan Bey kendi istifa etmiyorsa, sözleşmesi feshedilmeli ve vizyona sahip bir teknik adamla yola devam edilmelidir. Özcan Kızıltan ile bitirilecek bir lig gelecek sezonunda başlamadan kaybedilmesi olacaktır. Bu kulübün gerçek sahibi taraftar, bu teknik adamı istemiyorsa, yönetim de bunu göz ardı etmemelidir.

Hafta içi tesis konusunda ciddi bir adım atıldığına dair haberler sitemizi süslerken sadece birkaç cümle ile geçiştirilmiştir. Ayrıntılar ve detaylar hatta ve hatta sadece düşüncede olmak üzere bile olsa bir takım şeyler yine paylaşılmamıştır. Bu saatten sonra yapılacak şey artık doğru hamleler yapmaktır. Futbol takımımız durumdan ötürü artık kimseye bu sezon için umut vermiyor ve maalesef kimseyi beklentilere sokamıyor. Böyle bir zaman aslında Göztepe’miz için bir fırsattır. Hazırlıksız bir şekilde süper lige çıkmaktansa geleceğin Göztepe’sini kurmak için bu kötü durum bir milat olabilir. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bu takım bu sezon her şeye rağmen süper lige çıkabilir, evet bu şansı vardır fakat tesisi, stadı ve doğru kararlılıkları olmadığı sürece asansör takım olmaya mahkumdur. Böyle durumlar yaşamak bizleri yıpratmaktan öteye geçmez.

Şimdi gözlerimi kapatıyorum, vizyonu olan ve taraftarın inandığı bir teknik adamı düşlüyorum ve o teknik adamla değişecek şeyleri. Yarım sezonda içinde gelecek sezonun tüm yapılanması kurulabilir. Bu arada tesisler için herkesi mutlu edecek adımlar atılabilir, bu adımlar kamuoyu ile paylaşılabilir, hatta ve hatta kulüp üyelikleri için bir adım atılabilir. Bunlar hayal değil, bunlar doğru adımlarla hızlı bir şekilde hayata geçirilebilecek şeyler. Şunu çok iyi biliyorum; hiçbir Göztepeli dostum kuru kuruya süper lig istemiyor. Bu ligde sürekli olacak, tesisi, stadı kararlığıyla dimdik duracak geleceğin Göztepe’sini istiyor.

Yöneticiler Göztepe’mizin geleceği için projelerini hayata geçirirse herkes sabreder ve bir gün süper lige çıktığımızda kendini huzursuz hissetmez. Aksi şeyleri bakın yaşıyoruz ve herkes isyan ediyor. Demek ki artık gerçekten kökten çözümler gerekiyor. Sizce bu çözümler çok mu zor?

Fırat Şahin - gozgozlu75@mynet.com

13 Aralık 2011 Salı

Bu Ülkede Futbol Oynanır


Zonguldak Deplasmanlı Amatör Süper Ligi'nde Karadonspor ile Devrek Belediyespor arasında oynanan Amatör Lig maçının 58'inci dakikasında Karadonspor'dan 19 yaşındaki Temelcan Kefeli sakatlandı. Sahada sedye görevlisi bulunmadığı için antrenörü omuzuna alarak Temelcan'ı sahadan çıkardı.

Andre Santos ve Alternatif Arayışlar

Arsenal kulübü geçen hafta Olimpiakos maçında sakatlanan Andre Santos'un sakatlığının daha önce açıklandığı gibi 3 haftalık değil ameliyat olması gerektiğini ve ameliyat sonrası takıma katılışının 3 ayı bulabileceğini duyurdu. Santos'un ameliyat için Brezilya'ya gideceği de haberin ayrıntılarında yer alıyor.
Bu durumda ilk sorgulanacak olan zaten Gibbs sakat iken Olimpiakos gibi formaliteden ibaret bir maça neden Santos ile başladık. Sakatlandıktan sonra oyuna giren Ignasi Miquel'in 11 başlaması hangi Arsenal'liyi rahatsız ederdi ki?

Maalesef basit görünen sakatlıklarda bile Arsenal'in bir laneti bulunduğundan 2-3 ay ayrı kalıyoruz oyunculardan. Bununla birlikte Arsenal'in sol beke zorunlu transfer yapması gerektiği ortaya çıktı. Wenger'in de buna dair zaten açıklamaları mevcut. Yaz döneminde ise Santos'tan önce Bolton Wanderers'tan Gary Cahill ile Everton'dan Leighton Baines ilk tercihleri olmasına rağmen fiyatta anlaşılamaması nedeniyle transferler gerçekleşmemiş ve son dakika transferi olarak Santos alınmıştı.

Gary Cahill ile Arsenal yazın uzun süre uğraştı. Arsenal CEO'su Ivan Gazidis Bolton'lı meslektaşıyla görüşmeler bile yaptı. Borç batağındaki Bolton'ın sezon başında oyuncusunu satmaya yanaşmamıştı. Hatta bunun nedeni £17m isteyen Bolton'a Arsene Wenger'in £7m teklif etmesi olarak açıklandı. Bolton'ın bu sezonki performansından sonra Cahill'in daha fazla bu takımda kalacağını söylemek zor. Sezon sonunda kontratı bitecek olması da Bolton'ın para kazanmak için Ocak ayının son şansı olduğu bir gerçek. Sol bekteki sakatlıklar nedeniyle oluşan dar rotasyon Cahill'in forma şansını da garantiliyor. Ayrıca Şampiyonlar Ligi'nde yolumuza devam ediyor olmamız bu transferin ihtimalini arttıran faktörler.
Diğer isim Leighton Baines ise Everton'dan ayrılmayacağını hatta o takımda futbolu bırakmak istediğini açıklamıştı. 2015 yılına kadar kontratının bulunması da bu oyuncunun transferini güçleştiren etmenlerden.

Wenger'in bu iki isimden birini alacağı mı yoksa bir sürpriz transfer ile yine bizi meraklandıracağı belli değil. Biz yine kendimizi boş geçecek bir transfer dönemine de hazır tutalım. Bakarsınız hiç transfer yapmayıp o bölgeye yedek takımdan birini yerleştirir.

Emrah Partal / Genc Arsenal

12 Aralık 2011 Pazartesi

Berfu Haşıoğlu Konyaspor'da

Geçenlerde Osman Özdemir gitmişti TRT Spor'a. 'Gerçek Futbol' a katılmak için. Bir de güzellik yapmışlar, bir başka güzelliğe. Berfu Haşıoğlu'na imzalı forma... Tamamdır , bir Konyasporlu daha...

Bekleyen İmtihan


Yılların tecrübesi Bülent Bölükbaşı’nın yuhalanmasından belliydi Adana maçının nasıl geçeceği. Taraftarı ile arasına dargınlık girmiş olan Adana ekibi Konyaspor karşısında biraz da stres altında mücadele etti. Konyaspor ise Serkan’ın takıma katılması ile orta sahada daha canlı göründü. Serkan, gerçekten bu takımın vazgeçilmez oyuncularından biri. Ertuğrul’un sezon başında sakatlanması sayesinde kadroya girmiş gibi görünüyor. Ancak onun gelmesi halinde de Perez’in yerine orta sahada yine aynı performansı sergilemesi Konyaspor için büyük avantaj olacak. Konyaspor haftalardır maç kaybetmemesinin sırrını Bank Asya 1 Lig’in kötülüğünde ve kadrosunun gençliğinde aramalı. Erdinç ve Pawalek bile en genç oldukları dönemi aratmıyorlar. Gökhan ve Hakan ikilisi sağ tarafta belki de bu ligin en iyi iki oyuncusu. Sol taraftaki Muhammed ve Ali Dere ise yine belki de bu ligin en vasat ikilisi. Yani Konyaspor bir kanadı kırık oynuyor. Fakat vasat olan gençlerin sadece mücadelesi bile Konyaspor’u şu an bulunduğu yere getirmeye yetiyor. Bu takımın vasatın altında olan tek bölgesi ise, malumun ilamı olacak; ama gol bölgesi. Trilyonlar verilerek alınan Robak maalesef Konyaspor’un bu güzel kadroyla bu ligde çok daha iyi işler yapmasına engel oluyor. Hemen hemen her yazımda bundan bahsediyorum. Belki “E artık, bu kadar da olmaz” diyenler vardır. Fakat benim kadar Konyaspor’lu yöneticiler de bu trilyonluk enkazdan nasıl kurtulacaklarını düşünseler Konyaspor inan ki bu sene şampiyon bile olur.

Osman Özdemir’in oyun felsefesini anlıyorum. Kendisine hak veriyorum ve onu takdir ediyorum. Sezon başında transfer yasağı olan yedek kulübesinde oyuna etki edecek hazır durumda hiçbir oyuncu bulunmayan, ayda 20 bin liraya çalışan mütevazı bir teknik direktörden ancak ve ancak ligin ilk yarısını düşe kalka kazası belasız geçirmesi beklenir. Bu beklentiyi şu ana kadar karşıladığına göre de Osman Özdemir görevini yapmış, başarılı olmuştur. Bu takımda başarılı olmayan yoktur. Kalecisinden kulüp personeline, yöneticisine kadar şu an herkes görevini yapıyor. Robak bile gol kaçırma, atakları boşa harcama konusundaki görevini güzel yapıyor. Saha içinde sorun yok. Fakat yönetimi önemli bir sınav bekliyor. Kapıda bekleyen ödemeler, “belediye bana bir süre gelmeyin” demişken, Ahmet Şan yönetimini büyük sıkıntıya sokabilir. Ama onlar da eğer Bahattin Karapınar gibi “Bu işi zorla yapıyoruz” demezlerse bu ödemeleri yapmak için orada olduklarını biliyorlardır. Özellikle Zeki Çimen ve yakın çevresi bu işlerde uzmandır. Bu en önemli görevlerini yapmazlarsa Konyaspor’u büyük sıkıntılar bekliyor. Pawalek gibi bazı oyuncuların serbest kalmasından tutun, FİFA’nın puan silme cezası vermesine kadar can sıkıcı sonuçlarla karşılaşılabilir.

SAkyuz/Memleket

Kebap Tadında | Adanaspor 0-0 Konyaspor


KONYASPOR zor bir deplasmanı daha geride bıraktı. İyi ya da kötü futbol, ne olursa olsun Adana gibi deplasmandan alınan tek puan kebap tadında. Konyaspor maça Recep’ten yoksun çıktı. Kalede Pawalek. Dörtlü defansta Hakan, Selim, Erdinç, Muhammet. Savunmanın önünde Alvaro Perez. Orta dörtlüde Gökhan, Serkan, Serbay, Ali Dere. Forvette Robak. 4-1-4-1 sistemiyle başlayan Konyaspor, önce rakipten gelen atakları orta alanda durdurmayı düşündü, sonra da kontradan pozisyon aramak istedi. Bu düşüncesini yerine getiremedi ama şansı vardı gol yemedi. Alınan tek puanda kaleci Pawalek’in payı büyüktü. İyi bir kaleci takımın yarısı derler ya, öyle de oldu. Sıkıntı orta alanda toplara basma eksiği ile, bilhassa genç futbolcuların yaptıkları pas hataları. Her maçta gözlenen, pas hataları ligin ilk yarısı bitmesine yakın bir türlü giderilemedi. Oysa Teknik Direktör Osman Özdemir idmanlarda bunun çalışmasını yaptırıyor. Birde pas hataları yapılmasa, Konyaspor daha çok kazanabilir.

ADANASPOR, Konyaspor’a oranla daha deneyimli futbolculara sahip. Konyaspor formasını giyen Bülent Bölükbaşı, Fahri Tatan ve Adnan Güngör’de bu maçta forma giydiler. Oyun içerisinde takım kaptanı Bülent Bölükbaş’ın kendi taraftarlarınca protesto edilmesi oyundan düşmesine neden oldu, bu da Konyaspor’a yaradı. Konyaspor’a oranla daha çok pozisyon bulan ve net 2 golü kaçıran Adanaspor karşısında, Pawalek’in başarılı kurtarışlarını alkışlanırdı. Golcüleri Mbilla’nın olmayışı da Konyaspor’un şansıydı.

MAÇIN önemli dakikalarına gemince; Adanaspor daha maçın başından itibaren bariz bir üstünlük sağladı. Topa çok sahip olmanın yanında sağlı sollu ataklarla Konyaspor’u kendi alanına hapsetti. Her ataklarından gol bekleyen Adanaspor, karşılarında kaleci Pawalek’i gördü. Maçın başında uzaktan atılan bir şut vardı ki, direği sıyırdı. 16 da Emrah’ın kaleci ile karşı karşıya kalışı ve Pawalek’in topa sahip oluşu. 19 da Yine Emrah’ın arka direkte şutunda topun direkten dışarı gidişi. 30, 35 ve 40. dakikalarda Pawalek’in harika kurtarışları devam etti. İlk yarıda Konyaspor sadece 21 de Ali Dere ile pozisyon buldu ama acemiliğiyle topu kaleci Tolgahan’a teslim etti. ilk yarı tamamlandı. Konyaspor’un ilk yarıda ortaya koyduğu futbol, hiçte iyi değildi.

KONYASPOR, oyunda dengeyi 2. yarının başlangıcında sağladı ve derin bir nefes aldı. Adanaspor’un oyundan düştüğü dakikalarında olgun ataklar gelişmiş olsaydı, bu maçtan 3 puanda çıkabilirdi. 57 de Hakan’ın ortasında Ali Dere müsait durumda topa iyi vursa goldü. 66 da Gökhan’ın ortasında Robak’ın volesi İzzet’e çarpmasa al sana 2 gol. Ama ne yazık ki, Konypaspor maçın 2. yarısında denge kurduysa da sonuca gidemedi. Adanaspor kendi seyirci desteğiyle maça çok asıldı. Konyaspor ilk yarıda daha iyi top yapabilse, pas hata yüzdesini düşürseydi, maçın 2. yarısında sonuca gidebilirdi.

TEKNİK Direktör Osman Özdemir’in maçtan sonra söylediği gibi, istenilen taktik uygulanamadı. Neydi, rakibi orta alanda durdurmak, kontradan da vurmaktı. İkisini de yapamadılar. Hadi pas hataları bir tarafa, ilerde ve geride çabuk çoğalabilselerdi, bu hatalarını kapatabilirlerdi. Konyaspor’da genelde ileriye yönelik futbolcuların çokluğu, orta alandaki futbolcuları hayli yoruyor. Gökhan’ın defans özelliği olmadığı gibi, mücadele eden yanı da yok. Bundan sonraki maçlarda Robak’la birlikte forvette yer almış olsalar, Recep’e de sağ kanatta yer verseler, Konyaspor’un daha çok pozisyon bulacağını ve sonuca gideceğini düşünüyorum.

ADANA gibi zor bir deplasmandan alının bir puanın iyi değil, çok iyi bir puan olduğunu düşünüyorum. 15 maçta 8 beraberliği bulunan Konyaspor’un ligin 2. yarısında bu sayıyı galibiyetlere dönüştürmesini bekliyorum. Neden olmasın; 8 beraberliğin yarısını atalım, kalan yarısına ki 4 maçı galip sayalım 24+8=32 puanı olurdu. Ligin ilk yarısını 27 puanla tamamlayacağını düşünmüştüm. Konyaspor 2. yarıda da 27 puan toplasın, göreceksiniz süper lige çıkar. Dün, Giresunspor-Ç. Rizespor 1- 1 bitti. Lider Ç. Rizespor’la, 2. Akhisarspor 29 puanda kaldılar. Aradaki 5 puanlık fark devam ediyor. Ligin son hafta maçında bu farkın biraz daha eksileceğini düşünüyorum. Yineliyorum, Adana gibi deplasmandan alınan tek puan, Adana kebabı tadında.

OBerk-YMeram

11 Aralık 2011 Pazar

Yoktan Var Etti: Arsenal 1-0 Everton


Maçı izleyemeyeceğimi söylememe rağmen maç saatinde işimden kaçarak bir iddaa bayiinde maçı açtırarak izledim. Arsenal sevgisi bu olsa gerek.

Arsenal kuruluşunun 125. yılını kutladığı bu günde alacağı bir galibiyetle gün boyu büyük coşku yaşayan taraftarlarına en iyi hediyeyi vermiş olacaktı. Maça beklerdeki zorunlu oyuncular haricinde artık kemikleşmiş kadromuzla çıktık.

Everton'ın maç öncesinde nasıl bir futbol oynayacağı zaten belliydi. Tamamen kapanıp tek forvete uzun toplar göndereceklerdi. Maç boyunca da bunu uyguladılar. Arsenal ise beksiz çıktığı maça dört stoperini savunmaya dağıtarak başladı. Bu zorunlu hamle ise Arsenal'in bu maçtaki en büyük handikapı oldu.

Maçı rahat kazanabileceğimize dair tezim ise sırf beklerin fiziksel ve mevki özellikleri nedeniyle hücuma yeterli desteği sağlayamadılar. İlk yarı boyunca Gervinho ve Walcott kanattan bastırırken alıştığımız bek desteği olmayınca yeterli pozisyon baskısını kuramadık. Gervinho ve Ramsey de girdikleri pozisyonları golle sonuçlandıramayınca ilk yarı 0-0 sona erdi. Gervinho her maç biraz daha gol kaçırma sayısını arttırıyor. Bir zamanlar Galatasaray'lıların Hakan Şükür'ün ayağına top geldiğinde hissettiklerini ben hissetmeye başladım. Pozisyon oluştuğunda golü atabileceğine dair hiçbir umut olmuyor bende. Lille'de o kadar golü nasıl atmış bilmiyorum. Bitiriciliği kesinlikle başarısız. Fakat asistleri ile takıma yaptığı desteği yok saymıyorum. Buna rağmen gol vuruşlarında kendisini biraz geliştirirse böylece ileride savunmaları tehdit eden bir gol silahımız daha olur.

Maçın ikinci yarısındaysa daha da pasif kalmaya başladık. Pozisyona girmek bir yana topu ileriye taşımakta da sıkıntılar yaşıyorduk. Bu halimizi gören Everton ise Saha'yı kenara, Distin'i sahaya alarak fırsatı değerlendirerek bir puanın peşine düştüğünü gösterdi. Arsene Wenger gelmek bilmeyen gol nedeniyle oyuna Rosicky ve Arshavin ile tam müdahele edecekken kimsenin yapamadığını Alex Song'un enfes pasında harika bitirişiyle Robin Van Persie yaptı ve Arsenal'i 1-0 öne geçirdi. Öne geçtikten sonra biraz daha rahatlayarak maçı rölantiye almayı başardık. Son zamanlarda bunu da yapmayı öğrendik artık. Eskiden olsa bu maçın son 5 dakikasında ağır bir baskı yer, belki de bir son dakika golüyle maçı verebilirdik. Şu anda ise skoru koruyabiliyoruz. Gerçi Mertesacker yaptığı birkaç basit hata ile Everton'a bu şansları tanıdı ama kalede Szczesny olunca insan bir rahat oluyor.
Genel olarak bakarsak Everton'ın güçlü bir takım olduğunu unutmadan iyi bir oyun çıkardığımızı söyleyebiliriz. Beklenen pozisyon zenginliğinin yaşanmamasının nedenini yukarıda belirttiğim olmayan bek desteğine bağlayabiliriz. Bu nedenle belki de ilerleye maçlarda da bek sıkıntımızın devam edeceği düşünülürse rezerv takımdan oyuncular takıma monte edilerek hücum gücümüz korunabilir. Ya da bu haliyle devam edilerek sağlam savunma ve bir tane atar kazanırım mantığı uygulanabilir. Ancak her zaman Robin'in böyle harika bir gol atmasını bekleyemeyiz. İşte bu nedenle diyorum ki Walcott ve Gervinho'nun da artık biraz gole yönelik katkılar yapmalarının zamanının geldiğini düşünüyorum.

Bu galibiyetle beraber bu sezon ilk kez ilk dörtteki yerimizi almış olduk. Serimiz ise devam ediyor. Herkese mutlu 125. yıllar dileyerek yazımızı sonlandıralım.


Emrah Partal / Genc Arsenal

9 Aralık 2011 Cuma

Tatsız Sene & Hak Edilenler


Futbolun bu sene tat vermediği bir gerçek.

Ne Süper Lig, ne Bank Asya 1. Ligi’nde aradığımız heyecanı bulamıyoruz.

Temmuz ayında gündeme bomba gibi düşen şike soruşturması, tadımızı tuzumuzu kaçırdı.

Konyaspor şükür ki soruşturmada yer almıyor.

Yer almıyor ama mağdur olarak önemli bir beklenti içinde.

Bu nedenle de soruşturmayı yakından takip ediyoruz.

İddianame mahkemeye sunuldu.

İddiaların büyük bir kısmı geçtiğimiz sezon Süper Lig’de oynanan maçlarda şike yapıldığı veya teşvik primi verildiği doğrultusunda.

İddianamede 7 takım, 14 futbolcu ve çok sayıda maç var.

Mahkemenin iddianameyi kabul etmesinden sonra aralarında Konyaspor’un bulunduğu bir çok kulübün hak arama mücadelesi başlayacak.

Futbol Federasyonu’nun adilane bir karar verip, çok geç olmadan haksızlığa uğrayan kulüplerin mağduriyetini gidermesi gerekiyor.

Sonuçta Süper Lig’de 2010-2011 sezonunda oynanan bir çok maçın sonucu temiz değil.

Konyaspor’da aynı sezonda bu ligde mücadele verip küme düştüğüne göre, kaybettiğini elbette isteyecek.

Konyaspor Kulübü’nün, mahkemenin iddianameyi kabul etmesiyle birlikte gerekli girişimlere başlayacağını öğrendik.

Bakalım süreç sonunda beklentimiz olan kaybımız geri verilip Konyaspor’un mağduriyeti ortadan kaldırılacak mı?

***

Konyaspor geçtiğimiz hafta çok önemli bir galibiyete imza attı.

İyi oynamadığı ancak azımsanamayacak kadar pozisyona girdiği maçta genç futbolcu Recep Aydın’ın golüyle 3 puana ulaşan yeşil-beyazlılar zirvedeki iddiasını da sürdürmüş oldu.

Ligin son 11 maçında yenilgisi bulunmayan ve müthiş bir seri yakalayarak tüm dikkatleri üzerine çeken Konyaspor’un devre arasına kadar oynayacağı son iki maçta da bu çıkışını sürdürmesini bekliyoruz.

Hafta sonu Adanaspor ile deplasmanda oynayacak maçta galibiyete yakın olan tarafın Konyaspor olduğunu söyleyebilirim.

Sahasında istediği sonuçları alamayan Adanaspor karşısında, deplasmanda hiç yenilmeyen Konyaspor’un favori olarak çıkacağı maçta, son maçın kahramanı Recep Aydın kart cezası nedeniyle yer alamayacak.

Kadrosu çok geniş olmayan Konyaspor’da hemen hemen her hafta kart cezalısı çıkması biraz düşündürücü.

Futbolcuların biraz daha dikkatli olması ve kolay kolay kart görmemeleri gerekiyor.

***

Devre arası yaklaşıyor.

Adanaspor ve Göztepe ile oynanacak maçların ardından yaklaşık 1 aylık bir araya gireceğiz.

Her sezon yaşadığımız transfer koşturması bu dönem olmayacak.

Transfer döneminde ki tek beklentimiz, sözleşmesi sona eren Gökhan Emreciksin’in takımda kalması ve sakatlığı geçen Ertuğrul’un ikinci yarıda takıma hazır şekilde dönmesi.

Şayet Emreciksin takımda kalmaya ikna edilir ve Ertuğrul’da eski formuyla takıma dönerse, Konyaspor iki büyük transferle ikinci yarıya başlayacak.

***

Son olarak yapılması düşünülen kampanyadan bahsetmek istiyorum.

Yönetim, işadamlarının sponsorluğunda hazırlatacağı formalarla hem öğrencilere Konyaspor sevgisi aşılamayı, hem de kulübe gelir elde etmeyi hedefliyor.

Forma başı 25 TL alınacak. Forma maliyetini 15 TL olarak kabul edersek 10 TL’lik tutarda Konyaspor’a kalacak.

Diyelim ki kampanya kapsamında 10 Bin forma dağıldı.

Konyaspor’un kasasına girecek miktar 100 Bin TL olur.

37 Milyon borcun olduğu varsayılırsa geriye sadece 36 Milyon 900 Bin TL borç kalır.


Allah, Ahmet Şan ve yönetimine yardım etsin.

TDurmaz -YMeram

Arsenal - Everton | Maç Öncesi


Hafta içinde Salı günü yaşadığımız hafif hayalkırıklığı, ertesi gün yaşadığımız çifte mutluluk ile beraber haftasonu kulübün 125. yıldönümüne rastlayan bir iç saha maçıyla Premier Lig'e dönüyoruz.

Rakibimiz Everton. Kendileri bu sezon inişli çıkışlı bir performans sergilediler. Aslında onları buna zorlayan biraz da fikstürleri oldu. Sezona dört maçta 7 puan olarak iyi bir başlangıç yaptılar. Fakat sonrasında Man City, Liverpool, Chelsea, Fulham, Man United ve Newcastle ile üst üste oynadığı maçlardan sadece Fulham deplasmanından aldıkları 3 puandı alabildikleri. Bu halleriyle küme potasına kadar giren Everton son üç maçında yeniden iki galibiyetle 6 puan toplayarak puan tablosunun ilk sayfasına attı kendisini.

Bizim performansımızı yeniden baştan anlatmaya gerek yok. Şampiyonlar Ligi grup maçlarını sona erdirirken takımın ofansif oyuncuları dinlendirildi. Arsenal son yedi Premier Lig maçında mağlubiyet almadı. Son derece formdayız yani.

Sakatlıklar konusunda bu sezon unutmaya başladığımız eski Arsenal'e dönmeye başladık. Olimpiakos ile oynanan bizim açımızdan formaliteden ibaret olan maçta iki sakat birden verdik. Lukasz Fabianski'nin durumu çok ciddi olmasa da Andre Santos yeni yıla kadar forma giyemeyecek. Santos ile birlikte takımda bek olarak oynayan hiçbir oyuncu sağlam değil şu anda. Sağ bekte Sagna, Jenkinson sol bekte Gibbs ve Santos sakat durumdalar. Böyle bir şey de sadece Arsenal'in başına gelirdi zaten.

Sahaya dört stoper orjinli oyuncuyla çıkmamız son derece muhtemel. Ancak Daily Mail'in son haberine göre Arsene Wenger rezerv takımın sol beki Martin Angha'yı sürpriz bir şekilde bu maçta sahaya sürebilirmiş. Açıkçası ben fazla ihtimal vermesemde belki yedek olabilir diyebiliyorum sadece.

Everton da ise ne sakat var ne de cezalı. İstedikleri kadroyu sahaya sürmeye haiz durumdalar. Sahaya hangi onbir çıkarsa çıksın savunma yapmak birincil amaçları olacağı kesin.

Szczesny
Djourou-Mertesacker-Vermaelen-Koscielny
Song-Ramsey
Arteta
Walcott-Van Persie-Gervinho

Bu olumsuzluklara rağmen Arsenal'in bu maçı kazanacağına dair kesin beklentilerim var nedense. Rakibin Everton olmasına rağmen gözümde zayıf olarak görünüyorlar. Rakibi küçümsemek konusunda çok talihsiz anılarım olsa da bu maçı alacağımıza eminim.

Maç öncesinde bazı istatistiki bilgiler vermemiz gerekirse Arsenal, Premier Lig tarihinde Everton'a karşı attığı 79 gol ile bu alanda ligin en iyisi durumunda. Yani Everton ne çektiyse Arsenal'den çekmiş. Arsenal, Everton'a karşı oynadığı son sekiz maçta yenilgi yüzü görmezken, altı galibiyet, iki beraberlik aldı.

Maç öncesinde 125. kuruluş yıldönümüne ilişkin bazı etkinliklerde yapılacak. 1762 yılında kurulan Kraliyet Orkestrası stad içinde ve dışında konser verecek. Kulübün efsane oyuncuları taraftarların karşısına çıkacaklar.

Kulübün kurucusu David Danskin'in torununun torunları diyebileceğimiz soyundan çocukları maç topunu sahaya getirecekler. Maçın hakemi Howard Webb kulübün kuruluşunda toplanan paraları temsilen 6 peni ile hava atışını gerçekleştirecek.

Emrah Partal / Genc Arsenal

Adanaspor - Konyaspor | Maç Öncesi


Adanaspor - Konyaspor

Tarih:10/12/2011 Cumartesi

Saat:19:00

Yer:Adana 5 Ocak Stadyumu


İki takımın son maçlarına bakılırsa bir hayli seyir zevki yüksek bir karşılaşma bekliyorum. Adanaspor evinde 4 maçtır kaybetmiyor. Bu onlar için önemli bir avantaj. Adana Demirspor faktörüyle gergin bir karşılaşma da olabilir. Konyaspor deplasmanda 3 maçtır berabere kalıyor, deplasmanda 7 maçtır kaybetmiyor, toplamda 11 maçtır kaybetmiyor. Zor gol yiyen bir ekip Konyaspor. Rizespor deplasmanı dışında kalede çok zaaf vermediler. İki takımda kart cezalısı isimler var . Adanaspor’da Mbilla cezası nedeniyle forma giyemeyecek.

Konyaspor’da ise Recep Aydın cezalı.Adanaspor'da sakatlığı devam eden eski Konya Torku Şekersporlu Onur Akbay takımdaki yerlerini alamayacak.
Adanaspor ve Konyaspor son 3 maçlarında da gol atmayı başardılar. Bu maçın üst olacağı anlamına gelmez ama bol gol pozisyonu olur diye düşünüyorum. Adanaspor son 2 iç saha maçında kalesinde gol görmedi. Konyaspor da ne zaman gol atacağını tahmin edemediğim takımlardan.

Ayrıca; Adanaspor’da kadro dışı bırakılan Anıl Karaer, Tuna Üzümcü, Emre ve Semih affedildi. Görev alabilirler bu karşılaşmada.Konyaspor'da Kaleci Pawelek, hafta içi antrenmanların tamamına katılamadı, son kararı Osman Hoca verecek. Ercüment de görev verilirse sıkıntı teşkil etmez . Stoperlerle uyumunun iyi olduğunu düşünüyorum.
Konyaspor'un muhtemel 11'i budur;

Mariusz Pawelek
(Ercüment Kafkasyalı)
Hakan Aslantaş,Erdinç Yavuz, Selim Ay, Muhammet Yürükuslu,
Gökhan Emreciksin,Serbay Yağız, Alvaro Mejia Perez, Serkan Şahin, Ali Dere
Marcin Robak

Kadro: Rifat Erdem, Tolga Ünlü,Can Parlayan,Niyazi Nayernazlı,Feyyaz Belen,Abdülkerim Bardakçı

Konyaspor son haftalarda yenilgi yüzü görmedi. İyi bir takım savunmasını ortaya koyan Konyaspor kalesini de gole kapatmış durumda. Adanaspor ise golcüsü Mbilla’nın yokluğunda sıkıntı yaşayabilir. Az gollü,bol pozisyonlu bir maç bekliyorum.

Bu arada maçı TRT 6 naklen yayınlayacak.Uydu alıcılarının kumandanlarının dil seçeneğinden dilerseniz maçı Türkçe anlatımla izleyebilirsiniz.

Eklenti olarak şunu da belirteyim; Adanaspor - Konyaspor maçı ile alakalı Şimşekler Grubu'nun bir duyurusu oldu. Karşılığında Nalçacılılar da bir mesaj yayınladı.
"Yarın oynanacak olan Adanaspor - Konyaspor maçına kesinlikle hiçbir Şimşekler Grubu üyesi abi ve kardeşlerimizin gitmemesini önemle rica ediyoruz ve her platformda olduğu gibi buradan da haykırıyoruz... ŞİMŞEĞİN ŞİMŞEKTEN BAŞKA DOSTU YOK...
ŞİMŞEKLER GRUBU"

"Yarın oynanacak olan Adanaspor-Konyaspor maçında Adanademirspor taraftarının bizi desteklemesi için bir talebimizin olması söz konusu olamaz.
Nalçacılılar Grubu olarak yıllardır kendi takımımızın içerde dışarda peşini bırakmadık ve bırakmayacağız. Bize katılmak isteyen Adanademirspor taraftarlarının başımızın üstünde yeri vardır. Zamanında kardeş taraftarımız olan Adanademirspor takımı taraftarlarıyla şu anda hiç bir şekilde bir bağımız veya dostluğumuz yoktur.
Recep Kum vefat etti , cenazesinde bir tane Adanalı yoktu.Grubumuzdan vefat edenler vardı Umut , Cero . bunların cenazesindede Hiç bir Adanademirsporlu Yoktu.
Poljac kaza yaptı Boluspor taraftarı bile pankart açtı ama kardeş dediklerimizden geçmiş olsun yazısı bile gelmedi.Play-off'larda Adana Demir'e kendi takımımız gibi sahip çıktık her maçında destekledik yanlarında olduk.
Geçtiğimiz yıllarda Bekir Çınar vefat etti cenazesine gidilmedi ama sitelerden olsun , sanal ortamdan olsun, samimi olduğumuz arkadaşlarımız aracılığıyla olsun baş sağlığı mesajları verildi.Tribünde bile bağırıldı. Onların yapmadığını biz yaptık. Buna rağmen cenazemize gelmeyen takımdan kardeş olmaz diye Konya'ya küfürler yağdırdılar ve üstelik Mersin İdman Yurdu taraftarlarıyla birlik beraberlik mesajları verdiler.
Bunu altını çizerek söylüyoruz. Konyaspor'lunun Konyaspor'ludan başka dostu yoktur.Kargalar sürüyle KARTALLAR YANLIZ UÇAR!
NALÇACILILAR GRUBU"

7 Aralık 2011 Çarşamba

Yaser Yıldız & Adanaspor


Sorumsuzdur biraz, hak ettiği nokta Bank Asya 1. Lig doğrusu üzerindedir haliyle. Kesinlikle daha önce kapısını dısardan kapattığı Besiktas ve Galatasaray kapıları değildir. Ne de Manisaspor. Parladığı Kartalspor Onun için iyi bir yerdir, fazlası değil.

Galatasaray'dan ayrıldığından sonra O'nu pek göremedik ortalarda, göa önüne cıkacak performans sergileyemedi bugün Adanaspor'la 2,5 yıllık sözlesme yapmıs. Hayırlı olsun diyecek söz yok ! Böyle oyuncuların dolasması pek hosuma gitmez.

Adanaspor'da MBilla, Emre gibi onun önünde forvetler var ama söz onda. Adanaspor ilk yarı itibariyle 1e1 hedef oynayamayacak gibi görünüyor.

''Önümüzde yaklaşık 1.5 aylık bir süreç var.Şimdiden antrenmanlara başladım.2.yarıda takıma faydalı olmak istiyorum. Boluspor'da beraber çalıştığım hocam Levent Eriş'in burada olması benim için büyük kazanç. Uyum sorunu çekeceğimi düşünüyorum. Ayrıca Başkan Bayram Akgül'e de teşekkür ederim.'
Yaser Yıldız

Ya Ne Olacaktı: Olympiakos 3-1 Arsenal



Öncelikle maçı CCTV isimli Çin spor kanalından doğal olarak Çince izlediğimi belirterek başlayayım. Bizim kanallarda kendisini spor kanalı olarak gösterir ya utansınlar diyorum sadece. Hala spor yayıncılığında katetmemiz gereken çok yol var. Çin yerel saati ile bu maç gece 03:45'te başladı. Her ne kadar bir milyardan fazla insan yaşasa da rating sıkıntısı gütmeden yayıncılık yaptıkları kesin. Skysports ya da Al Jazeera Sports gibi kanalların tüm maçları 1-2-3-4-5-6-7-8 şeklindeki kanallarında canlı yayınladıklarını da söyleyelim. Bizim kanallara yeterince salladıktan sonra maça geçelim.

Arsenal maça maç öncesinde yazdığım tahmini on bir ile başladı ki benim yazdığım on bire yaklaşan bir tahmin görmedim herhangi bir İngiliz tabanlı Arsenal blogunda ya da spor sitesinde. Şimdi de biraz kendimi öveyim. Geçtiğimiz sezonlara oranla son maç on birine göre oldukça deneyimli bir kadro sahadaydı. Genç diyebileceğimiz Alex Oxlade-Chamberlain, Emmanuel Frimpong ve Francis Coquelin isimleri vardı. Diğer genç yetenekler ise yedek kulübesindeydi.

İlk bölümde Chamberlain'in geliştirdiği ataklarda Arshavin, Chamakh ve Frimpong ile fırsatlar bulmamıza rağmen bunları skora çeviremedik. Özellikle Arshavin'in pozisyonu herhangi bir oyuncuda olsa kesin gol ile sonuçlanırdı. Kendisine inancı olan kaldı mı bilmiyorum ama gençlerin önünü açması lazım artık. Tam iyi oynuyoruz golü atacağız derken Arshavin'in hücuma çıkarken kaybettiği top ile başlayan Olimpiakos atağı Djourou ve Squillaci ikilisinin topu kimin uzaklaştıracağına karar vermemesi sonucu topu Djebbour'un önüne gönderdiler. Djebbour da Fabianski'yi geçtikten sonra topu boş kaleye gönderdi. Hücumu yönlendirmede Benayoun'un üzerine düşen görevi yapmaması ya da başka bir deyişle alması gereken sorumluluğu nedeniyle Arsenal atakları saman alevi gibi gerçekleşip gerçek bir baskı kurulamadı. Fabianski golden sonra sakatlanarak yerini Vito Mannone'ye bırakmak zorunda kaldı. 2012 Avrupa Şampiyonası'nda forma giyebilmek için takımdan ayrılmayı, kiralanmayı göze almışken yaşadığı bu sakatlık onun için çok kötü oldu. Umarız ciddi değildir.

Olimpiakos savunma anlamında en zayıf bölgemiz olan sağ kanatımızdan pozisyonlar aradı. Djourou bu kanatta zaten zayıf halka iken kademesinde bulunan ismin Squillaci olması ve Chamberlain'in savunmaya yardıma çok az gelmesi kariyerinin en kötü maçlarından birini oynamasına neden oldu. İlk yarıda sergilediği felaket oyunu tamamen onun üzerine yükleyemeyiz. 36. dakikada oyuna sonradan giren Mannone'nin topu karşılamak için ceza sahasının dışına çıkmasından sonra kafayı vurması ile uzaklaşan topu David Fuster kaleye gönderdi. Mannone ceza sahası içerisinde olduğunu farketmeyerek topu tutmak yerine tekmelemek isteyince ıskaladı ve top boş ağlarla buluştu.

Yaşanan sakatlıklar ve duraklamalar nedeniyle 5 dakika uzatılsa da ilk yarı, Arsenal önemli bir fırsat yakalayamadı. İlk yarıda dikkati çeken unsurlarda Squillaci ve Arshavin'in kesinlikle bu takımda yerleri olmadığının kesinleştiği, Chamakh'ın da son şanslarını kullandığıydı. Arshavin'in ayağına değen topun yeniden bir Arsenal'li futbolcuya ulaştığını ben göremedim. Topların tamamını kaybetmekle geçirdi ilk yarıyı. Squillaci'nin zaten bu takıma niye geldiği konusunda kimsenin bir fikri yok. Bana kalırsa Wenger bile sorguluyordur şu anda kendini.

Olimpiakos ikinci yarıya ciddi bir baskıyla başladı. Ceza sahamızdan çıkmadılar. Bu arada maçta ikinci sakatımızı da vererek Andre Santos'u kaybettik ve yerine Ignasi Miquel girdi. Korkum Miquel'e sol bekliğin yapışıp kalması. Orjinal stoper olan bir oyuncunun bek yedeği haline dönüşmesinin örneğini bu maçta Djourou üzerinde zaten gördük. Bir oyuncumuzu daha bu şekilde kaybetmek istemiyorum. Buna rağmen Miquel işini iyi yaptı ve açtığı ortada Chamakh maç boyunca ilk kez bir topu indirmeyi başardı ve Benayoun aldığı asisti voleyle harika bir gole çevirdi. Ancak savunmada anlamsız hatalar ve uyumsuzluklar maçı Olimpiakos'a vermekte ısrar ediyordu.

2-1'den sonra tıpkı ilk yarıda olduğu gibi hücumu organize eden adam eksikliği nedeniyle gol pozisyonu üretemiyorduk. Wenger 67'de Coquelin yerine Rosicky'i alarak duruma müdahale etti. 75'te ise Rosicky, Benayoun'un pasında golle burun buruna geldi. 89. dakikada Olimpiakos'un kullandığı serbest vuruşta direkten dönen topu kale önünde Modesto ağlara gönderdi ve maçı Olimpiakos'a getiren golü attı.

Maç geneline baktığımızda gösterdiğimiz savunma performansı 8'lik Man United maçından bile daha kötüydü. Ama ne var ki Olimpiakos bir Man United olamadığı için sadece üç gol atabildiler. Arshavin'den, Squillaci'den ve Chamakh'tan bir şey olmayacağını göstermesi adına önemli bir karşılaşmaydı. Fabianski ve Santos'u sakatlığa kurban verdik şimdi onların durumunu öğrenmek için bekleyeceğiz. Maç sonrasında dolu taraftan bir bardak görmeye çalışsam da çok başarılı olamıyorum. Şimdilik birkaç oyuncunun deneyimi ve as oyuncuların dinlendirilmiş olması elde görünen tek olumlu datalar.

Olimpiakos'un bu galibiyeti ise onlara bir şey kazandırmadı. Çünkü Marsilya, Dortmund deplasmanından 2-0'dan maçı 2-3'e getirerek müthiş bir performans sergileyerek bir üst tura çıkmayı başardılar. Dortmund gibi bir takımın bu grupta sonuncu olmasını ise tamamen deneyimsizliğe bağlamak mümkün.
Arsenal böylece oynadığı son 9 sezonda grup karşılaşmalarının son maçından da galibiyet çıkaramamış oldu. Ya ne olacaktı? Gruptan lider çıkmayı garantileyip rezerv takımla çıkılan, rakibin kazanmaktan başka çaresi olmayan Şampiyonlar Ligi maçını mı kazanacaktık?

Olympiakos: Megyeri, Torosidis, Papadopoulos, Mellberg, Marcano, Maniatis, David Fuster (Abdoun 64), Modesto, Mirallas, Djebbour (Papazoglou 90+2), Holebas (Orbaiz 37). Oyuna Giremeyenler: Costanzo, Pantelic, Fetfatzidis, Potouridis.

Goller: Djebbour 16, David Fuster 36, Modesto 89.
Arsenal: Fabianski (Mannone 25), Djourou, Vermaelen, Squillaci, Andre Santos (Miquel 51), Coquelin (Rosicky 67), Frimpong, Benayoun, Oxlade-Chamberlain, Chamakh, Arshavin.
Oyuna Giremeyenler: Park, Eastmond, Ozyakup, Yennaris.
Gol: Benayoun 57.
Hakem: Alberto Undiano Mallenco (İspanya).



Emrah Partal / Genc Arsenal

6 Aralık 2011 Salı

Özgür Çek & Uğur Uçar & Ayrılık

Sözleşmelerini feshetmişler, ayrılıyorlar Ankara'dan. Sıkıntı aşırı derecede belli Ankaragücü'nde. Yalnız bu iki oyuncu da Türk Futbolu'na kalburüstü takımlarda katkı verebilecek oyuncular. Özgür Çek için Galatasaray adı hemen geçmeye başladı, Özer'e karşılık Ankaraspor'a gönderilmişti Fenerbahçe'den. Uğur ise çok şanssızlıklar yaşadı. Batista'nın müdehalesindeki o haykırış hala kulağımda, tribünde o soğukta izlerken maçı hissedebiliyordun o acıyı. 1 gün ertelenmişti maç halbuki, işte bazı şeyleri erteleyemiyorsun. Böyle yetenekli oyuncular boşa çıkınca acayip FootballManager oynama isteği geliyor bana, hadi hayırlısı :)

Bu arada fotoğraf da Özden Öngün'den O'nun da ayrı bir yeri vardır hayatımda, sonra devam edilir.

Olympiakos - Arsenal Maç Öncesi


Şampiyonlar Ligi'nde grubu lider tamamlamayı garantilemiş bir takım olarak gidiyoruz Yunanistan'a. Wenger'in belki de sezon başından istediği bir şeydi bu. Çünkü elindeki kadroyu böyle bir durumda revize ederek bazı oyuncuları dinlendirme ve bazı genç oyuncularına deneyim kazandırmak takıma faydalı olacaktır.

Bundan iki sezon önce Arsenal yine Olimpiakos deplasmanına namağlup gruptan lider çıkmayı garantilemiş şekilde gitmişti. O maçtaki on birimiz Fabianski, Silvestre, Bartley, Cruise, Gilbert, Walcott, Ramsey, Song, Wilshere, Merida, Vela şeklindeydi. İçlerinden bazıları o zaman genç oyuncu sınıfındayken şu anda takımı sırtlayan oyuncular arasındalar. O maçı çokta kötü oynamadan 1-0 kaybetmiştik. Gruptan çıktıktan sonra Porto'yu eleyip çeyrek finalde Barcelona'ya elenmiştik.

İki sezonda Walcott, Ramsey, Song ve Wilshere gibi dört oyuncu birden şu anda takımın vazgeçilmezleri haline geldilerse yarın oynanacak olan maçta da bazı oyuncuları farklı gözle izlememiz gerektiği aşikardır. Bu sezon biraz daha şanslı olarak daha ilerilere gitmeyi hayal ediyoruz elbette. Ama en azından gruplardan sonra elenmemek çok önemli. Her ne olursa olsun çeyrek finalin bir adı var. Yarı final ise bizim için şahane olacaktır.

Wenger'in Yunanistan'a gideceği 18 kişilik kadroya göre tahmini bir on bir sürersek sahaya şu şekilde bir diziliş çıkarabiliriz.

Fabianski
Djourou - Squillaci - Vermaelen - Santos
Frimpong - Coquelin
Benayoun
Chamberlain-Chamakh-Arshavin

Yedekler: Mannone, Miquel, Yennaris, Eastmond, Oğuzhan, Rosicky, Park

Kadroyu bu şekilde belirlememin nedenlerini açıklayayım biraz. Kalede Fabianski'nin oynamasının kesin olduğunu, kendisinin Avrupa Şampiyonası'na katılmak için kiralanmayı bile göze aldığını düşündüğümüzde Wenger'in kendisine bu fırsatı vereceğini tahmin etmek zor değil. Savunmayı ise böyle tecrübeli isimleri yedek kulübesinde bekletmek için Yunanistan'a götürmeyeceğini tahmin ettiğim için yazdım. Belki Santos yerine Miquel forma şansı bulabilir ilk on birde.

Orta sahada ise Carling Cup'ta başarılı performans sergileyen Frimpong ve Coquelin'in yerlerini garanti görüyorum. Takıma yön verecek isim olarak ise Wenger'in Benayoun'un daha çok forma giyme hakkına sahip olduğunu belirtmesinden sonra sahada yer alacağını düşünüyorum. Maçın gidişatına göre ilerleyen dakikalarda Oğuzhan'ı da izleyebiliriz yarın akşam.

Hücumda ise Chamberlain'in kesin forma giyeceğini, Carling Cup maçında eleştiri oklarını üzerine çeken Chamakh için Wenger'in bir şans daha vereceğini düşünüyorum. Solda ise yine benim gözümde artık takımda miadı dolan Arshavin'in forma giymesini bekliyorum. Kendisinin yedekte kaldığı süre daha fazla olduğu için Wenger biraz süre vermek isteyebilir kendisine.

Bu maçta elde edilecek sonuçtan çok takımın göstereceği performans ve genç oyuncuların edineceği tecrübe daha önemli olacak. Arsenal'in gruplarda oynanan son karşılaşmalarda elde ettiği sonuçlara bakarsak bunu daha iyi anlayabiliriz. Çünkü sekiz karşılaşmada yedi mağlubiyet bir beraberlik alabildik. Bunun nedeni grupların her defasında sona ermesiydi bizim için. Bu kez de böyle olması son derece kuvvetli. Tüm bunlara rağmen Arsenal'i izlemek bize yeter. Sonrasında ise kura heyecanı tabi ki.

Emrah Partal / Genc Arsenal

5 Aralık 2011 Pazartesi

''Hüzeyfe müthiş bir oyuncu''

Denizlispor'dan teknik direktörü Osman Özköylü bahsediyor;
"Ben ona güvendim. Zaten kaliteli ve özverili bir futbolcu. Orta sahada önemli görev üstleniyor, hücumu destekliyor. Son 2 maçtır da golcü kimliğiyle ön planda. Tecrübeli bir futbolcu, Almanya 2.Ligi'nde de görev yaptığı için çok disiplinli. Tek kelimeyle müthiş bir oyuncu"
Gurbetçi formatında ama doğum yeri Karakoçan. Karakoçan çok dışa göç vermiş zamanında. Nadir Çifçi, Mehmet Aldoğan gibi isimler de Karakoçanlı. Denizlispor toparlanmaya başladı Osman Hoca bakalım devamını getirebilecek mi?

4 Aralık 2011 Pazar

Bir Grup Aslan


Gaziantep Büyükşehir Belediyespor dinamik bir ekip. Konyaspor ilk yarı boyunca onlara ayak uydurmaya çalıştı. Akınlarını kesip karşı organize ataklar yapmaya çalıştılar. İlk yarıda Antep ekibinin biri direkten dönen olmak üzere üç pozisyonu vardı. Konyaspor ise sahanın en iyilerinden olan Perez’in kafasından bulduğu tek pozisyonla kapadı ilk yarıyı. Devre arası yaklaştıkça daha çok koşar görünen Gökhan Emreciksin’in kötü şutu ve Marcin Robak’ın ezdiği topları hücum başlangıcı bile saymak ahmaklık olur. Eğer futbolcu olsaydım hep Robak gibi bir santrforun karşısında savunmacı olarak oynamak isterdim. Gaziantep savunması o kadar rahattı ki Robak’ı kendi haline bıraksalar dahi olurdu. Eğer topu 5 saniye oyalayabilse, arkadan gelen Gökhan ve Ali Dere çok daha fazla pozisyona girip çok daha fazla gol atabilirlerdi. Ama maalesef. Konyaspor’un bir “radikal”e ihtiyacı var. “900 bin Euro bonservisine, yıllık nerden baksanız 300 bin Euro da kendisine verilen Robak’ı bu takımda oynatacağımıza, Feyyaz gibi bir gence daha fazla kredi açarız” diyerek yönetimi ikna edecek bir radikal var mı acaba? Sahada yaptıkları O’nu transfer edene de şu an oynatana da “güzel temenniler” gitmesine neden oluyor.

Adı geçmişken Feyyaz’dan bahsetmeden olmaz. Teknik Direktör Osman Özdemir Serbay’ın yerine Recep’i monte etti. Serbay’ın vasat performansına Recep’in de attığı güzel gole bakılınca tercihin doğru olduğu ortada. Serkan Şahin’in yerinde ilk kez ilk on birde başlayan Feyyaz da, gelecekte çok iyi bir oyun kurucu olabilecek yetenekte olduğunu gösterdi. Recep ve Feyyaz’a bakınca Osman Özdemir’in Serbay’ı oyuna almasına anlam veremedim. Konyaspor’da birkaç hafta yedek kulübesinde oturtularak rehabilite edilmesi gereken asıl isim maalesef Ali Dere. Osman Hoca Recep’in Robak’tan daha fazla ya da en azından onun kadar gol bölgesinde oynamayı hak ettiğini görmeli.

Recep ve arkadaşları, özverili tecrübelilerle birlikte bu takıma bu sene hiç beklenmedik bir güzellik yaşatıyorlar. Gaziantep Belediye galibiyeti de üç beraberliğin üzerine çok güzel oldu. Dile kolay, Konyaspor’un kadrosunda kaybetmek nedir bilmeyen “bir grup aslan” var. Gençlere, ağabeylerine ve maçtan sonra kötü oynayıp şansla kazandıklarını söyleyebilen Osman Özdemir’e tebrikler…

S.Akyuz/Memleket

Frimpong, Wolves Yolunda


Sunday Mirror, Ocak ayında kiralanmasına neredeyse kesin gözüyle bakılan Emmanuel Frimpong'un en avantajlı talibinin Wolverhampton Wanderers olduğunu duyurdu.

19 yaşındaki oyuncu sezon başında Alex Song'un kırmızı kart cezasıyla birçok maçta forma giymesine karşın Song'un dönüşüyle beraber kendisini kulübeye mahkum bulmuştu.

Kendisinin mücadeleci yapısıyla takımda Song'u aratmayacağından emin olmama rağmen tecrübe eksikliği nedeniyle yaptığı hataları öğrenmesi amacıyla kiralanmasının mantıklı olduğunu düşünüyorum. Hele ki Championship yerine Premier Lig'de oynayacak olması da gelişimini önemli etkileyecektir.

Song'un Kamerun Milli Takımıyla Afrika Uluslar Kupası'na katılamıyor ve Ocak ayında takımda kalacak olması nedeniyle kiralanmasının yolu açılmış oldu. Bu sezon geçireceği dönemle birlikte gelecek sezon takıma çok daha olgun ve güçlü dönerek takıma önemli katkılarda bulunabilir.

Frimpong aynı zamanda Norwich ve Swansea tarafından da isteniyor. Ancak Wolves menajeri Mick McCharty'nin daha avantajlı olduğu konuşuluyor.
Emrah Partal / Genc Arsenal

Seviyoruz Sormadan, Yeniyoruz Kasmadan: Wigan Athletic 0-4 Arsenal


Elimde olan nedenlerden ötürü maçın ilk 10 dakikasını kaçırmak zorunda kaldım. Ama kaçırdığım bölümde önemli pozisyon yaşanmadığını aksine bizim için olumsuz sayılabilecek şekilde Wigan'ın %61'lik bir topla oynama yüzdesi bulunuyordu. İlerleyen bölümlerde ise Arsenal biraz daha topu tutarak maçın kontrolünü ele geçirmeye başladı. Fakat yine de beklediğimiz Arsenal temposunda oynanmayan bir karşılaşmaydı. Her ne kadar Manchester City karşısındaki kadro olmasa da sahada sanki oyuncular üzerinde bir moral bozukluğundan kaynaklı bir durgunluk vardı.

Szczesny
Koscielny-Mertesacker-Vermaelen-Santos
Song-Arteta
Ramsey
Walcott-Van Persie-Gervinho

Yeterli tempoyu yaratamamamıza rağmen hafif bir baskı sonrasında hata yapmaya meyilli Wigan, Arteta'nın orta sahadan topu bomboş aheste aheste getirişini seyretti. Arteta yaklaşık 25 metreden yaptığı vuruşla Al Habsi'yi avlamayı başardı. Al Habsi'nin yetişebileceği bir topa müdahele edemediğini de belirtelim. Bir dakika sonra ise kazanılan korner vuruşda çokta başarılı olmayan bir ortada Vermaelen topa arka direkte kafayı vurarak farkı ikiye çıkardı. Bu golde de Al Habsi kapattığı yerden yavaş vurulmuş bir kafadan golü yediği için hatalı gösterilebilir. Açıkçası çokta oynamadan 2-0'ı bulmuş olduk ilk yarım saatte.

Vermaelen'in kornerden attığı gol ise Arsenal'in Premier Lig maçlarında üst üste 179 korner atışından gol üretememesi istatistiğini sona erdirdi. Vermaelen bu golle Van Persie'nin gol atamadığı maçlarda sahne alarak onun boşluğunu doldurmaya başladı. Açıkçası kendisini forvette oynamasının hiçbir sakıncasının olmayacağını düşünüyorum. Örneğin Chamakh yerine.

İlk yarının son diliminde de topun kontrolü Arsenal'de gol arayan Arsenal'di. Wigan iki golle birlikte resmen maçtan koptu. Maça dair bir umutları olduğunu düşünmüyorum. Fakat Arsenal'in maçı zora sokma alışkanlığı nedeniyle ikinci yarıda bir gol yiyip maç 2-1'e gelirse işler terse dönebilir ve bu nedenle üçüncü golü bulmamız gerekiyordu.

İkinci yarıda Wigan tahminimce yapılan devre arası gaz konuşmasıyla biraz daha aktifti ilk yarının sonlarına göre. Maçı 2-1'e getirebilecek fırsatları yakaladılar. Hatta maç boyunca en iyi dakikalarını ikinci yarı başlarında oynadılar. Ancak bu futboldan skora ilişkin bir şey elde edemedikleri için Arsenal bulduğu ilk fırsatta farkı üçe çıkardı. Robin Van Persie'nin kendisi için yaptığı harika hareketler sonrasında çektiği şut kaleci Al Habsi'den döndü ve seken topu Gervinho boş ağlara gönderdi.

3-0'dan sonra oyun artık bitse de gitsek tadına oynandı iki takım içinde. Arsenal bir gol daha atayım diye zorlamazken Wigan da atabilirsem şeref golünü atarım diyerek mücadele etti. Bir ara başlayan etkili yağış Wigan tribünlerindeki göz yaşlarını gizlemeye yardımcı oldu. 79. dakikada yine Walcott&Van Persie A.Ş. farkı dörde çıkaran golün baş aktörleri olmayı başardılar.

Walcott böylece 2011 yılında yaptığı 9 asistin 8'ini Van Persie'ye yapmış oldu. Ayrıca Robin Van Persie, 2011 yılında Premier Lig maçlarında toplam 40 golde asist veya golü atan olarak bu alanda en yakın rakibine 14 gol fark atmış durumda. Bu istatistiği bazılarınız okumaktan sıkılmış olabilir ama ben yazmaktan sıkılmayacağım. Robin Van Persie 2011 yılında 32. Premier Lig golünü attı.

Sonrasında Wenger üç değişiklik birden yaparak maçı bitirdiğini işaret etti. Coquelin, Benayoun ve Arshavin oyuna girerken Walcott, Gervinho ve Song kenara alındı. Alex Oxlade-Chamberlain'in oyuna girmeyişi ve Robin Van Persie'nin oyunda kalması şaşırtıcıydı. Maçta kalan bölümlerde de oyun değişmedi. Arsenal taraftaları yapılan paslara oley çekerek maçı tamamladık.

Manga'nın Bitti Rüya isimli şarkısını ise bu sezon ligde kalması zor görünen Wigan'a göndersek iyi olacak sanırım. Seviyoruz sormadan, yeniyoruz kasmadan, dayan Wigan dayan, bitti rüya.

Bu galibiyetle birlikte Premier Lig'deki yenilmezlik serimizi 7 maça çıkardık. An itibariyle puan durumunda Newcastle'ı geride bırakarak 5. sıraya yerleştik. Dördüncü sırada bulunan Chelsea ile aramız sadece iki puan. Bu açıdan hedefimiz olan ilk dörde çok yakınız. Bunu başardıktan sonra geriye kalan turnuvalarda gidebildiğimiz yere kadar gitmek kalıyor.
Emrah Partal / Genc Arsenal
Related Posts with Thumbnails